Bilim Bakterileri Keşfediyor; İnsan Vücudunun Mikrobiyom Haritası Çıkarılıyor

Boğaziçi Üniversitesi’nin ‘’Bilimden Yaşama, Yaşamdan Bilime’’ temalı ‘’Açık Ders’’leri Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Neş’e Bilgin‘in, 08 Mayıs, Pazartesi günü “Şu Mikrobun Ettikleri” konulu açık ders ile devam etti Bilgin sunumunda; yaşamımızı olumlu veya olumsuz etkileyen mikroorganizmaları anlattı.

Neş'e Bilgin, 'Açık Ders'te Vücudumuzda yaşayan ve her bireye özgü mikroorganizmaların oluşturduğu mikrobiyom haritalarından, bu bilgilerin ışığında geliştirilen bireysel tıp uygulamalarından, sağlıklı yaşam için gerekli iyi mikroorganizmalardan, sürdürülebilir bir çevre için mikropların nasıl çalıştığından bahsetti. “Antibiyotiklerle iyileşiyoruz derken hasta mı oluyoruz? Mikroplarla zayıflamak mümkün mü? Biyoteknoloji mikroplardan nasıl fabrikalar yaratır? gibi sorulara cevap verdi.

2017 Bahar döneminde Beşiktaş Belediyesi işbirliği ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) desteği ve Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin katkılarıyla sürdürülen “Bilimden Yaşama, Yaşamdan Bilime” dizisinde Prof. Neş’e Bilgin, probiyotikler, antibiyotik kullanımı, bir türlü çare bulunamayan dirençli hastane mikropları, çevre etkileri gibi kamuoyunda tartışılan soru başlıklarını ele aldı.

Seminer öncesinde görüştüğümüz Bilgin, şu bilgileri verdi: Biliyorsunuz vücudumuzda bizim bütün hücrelerimizin on misli kadar mikroorganizma da bizimle birlikte yaşıyor. Bizimle besleniyor. Bunların bir kısmı bakteri bir kısmı bakteri olmayan çekirdekli, tek hücreli canlılar. Vücudumuzun her yerine yerleşmişler. Ağzımızın içinde, kulağımızın içinde, koltuğumuzun altında vb. farklı bölgelerden alınan örneklerde farklı bakterilerin yaşadığını biliyoruz. Bu konuda yapılan çok yeni çalışmalar var. Bu araştırmalarda hem sağlıklı hem de hasta bireylerden alınan örneklerde bu bakterilerin yayılımlarını incelemişler.  Nasıl bir canlı kendine en uygun yeri buluyorsa bakterilerde aynı şekilde vücutta yerleşiyorlar. Bazıları patojen ve hastalık yaratıyor. Diğer yandan özellikle sindirim sistemimizdekiler besinleri çok iyi bir şekilde vücudumuza kazandırmaya çalışıyorlar. Örneğin vitaminleri sentezliyorlar. Seminerimde daha önce klasik mikrobiyolojik yöntemlerle kültüre alamadığımız için varlığından haberdar olmadığımız ancak modern biyoteknolojik yöntemlerle DNA dizilerini okuyarak genomlarını keşfettiğimiz bu organizmalardan ve bu organizmaların sağlıklı yaşam için öneminden bahsedeceğim”.

İnsana dair yeni bir kavram ortaya çıktı: Mikrobiyom

Yeni nesil DNA dizileme teknolojisi ile vücutta ne kadar farklı organizmalar olduğunun öğrenildiğini belirten Bilgin, insan bedenine ait olarak yeni bir kavramın oluştuğunu belirtti. Yeni kavramın adının

“mikrobiyom” olduğunu anlatan Bilgin şunları söyledi; “Nasıl genlerimizi tarif eden genom ya da ürettiğimiz proteinleri tarif eden proteomumuz var, vücudumuzda yaşayan mikroorganizmaların tümünü de mikrobiyom olarak adlandırıyoruz. Yani bir insanı tanımlarken artık onun mikrobiyomunu da tanımlamak gerekiyor. Yeni çalışmalarda sağlıklı veya hasta bireylerin mikrobiyomları karşılaştırarak hangi bakterilerin arttığını, ya da azaldığını izliyorlar. Örneğin obez insanlarla normal kilolu insanların bağırsak bakterilerinin bazılarının farklı olduğunu görmüşler. Bu bulguladan yola çıkarak obezlerin zayıflamasını sağlayabilecek metotları geliştirdiler. Otistiklerde mikrobiyomun sağlıklı bireylerden farklı olduğunu görmüşler. Bağırsak bakterileri ile bir otizm tedavisi öneriyorlar. Ve tabii bunların hepsi bizim besinlerle birlikte yiyerek bağırsağımıza yerleştirebileceğimiz bakteriler.

Bilgin ayrıca son dönemde tartışılan, mikropların antibiyotiğe karşı direnç kazanması ve bu nedenle hastalıkların iyileşmesinde sıkıntı oluştuğu konusunu da sunumunda masaya yatırdi. Bilgin sunumunda ayrıca özellikle ameliyattan sonra verilen antibiyotikler nedeniyle sağlıklı bakterilerin de ölmesiyle ortaya çıkan zor iyileşme sürecini ve hastane mikrobunu anlattı.

Sağlıklı bakteriler ile hastalıklar tedavi edilebilir mi?

Bilimin mikrobiyomu yeni keşfettiğini, yeni anlamaya çalışıldığını belirten Bilgin: “Şu anda mesela bu organizmalardan birini alırsak ya da birini dışarıdan eklersek ne olacağını henüz bilmiyoruz. Onların birbirleriyle etkileşimiyle oluşan ekolojik dengenin nasıl değişeceğini bilmiyoruz. Kişiden kişiye değişebilir. Çünkü herkesin mikrobiyomu farklı. Bir de tabii aynı bireyde de doğumdan ölüme kadar sürekli değişiyor, yani bebekliğinizdeki mikrobionunuz kırk yaşınızdakinden farklı ama yetmiş yaşınızdakinden yine farklı. Mikrobiyom değiştiği için sizin besinleri vücudunuza almanız da değişiyor Yaşlanmamızın etkilerinden bir de bu, bunu da henüz tam bilmiyoruz. Bunlar oldukça yakın zamanda yapılan çalışmalar ama bizi bireysel tıp konusunda yani mikroplar üzerinden de çok fazla tedavi yöntemlerinin olabileceğini gösterdi. Bilgin’in verdiği bilgiye göre, şehirde yaşamanın en büyük sorunu, bizi iyileştiren ya da bizim için iyi olan mikropların temizlik ve hijyen kaygısı ile yavaş yavaş yaşamımızdan uzak tutulması.

Bilgin antibiyotik tartışmasına değinerek şu bilgiyi verdi: “Mesela hasta oluyorsunuz. Antibiyotik içiyorsunuz. Eskiden vücudunuzda olan iyi bir mikrobu öldürmüş oluyorsunuz. Bunu yenilemeniz lazım.  Ancak yenileyemiyorsunuz. Çünkü yediğiniz yoğurt, içtiğiniz süt pastörize edilmiş. İçinde mikrop taşımıyor. Onun için kendi yoğurdunuzu, sirkenizi, turşunuzu yapmanız veya doğal yapılmış olanları tüketmeniz önemli. Bu yolla o faydalı mikropları geri almanız mümkün.”

Bilgin ayrıca çevre koruma için mikropların kullanımının önemini vurgulayarak “Örneğin denizlerdeki tanker facialarında kıyılarının fueloil’den temizlenmesinde yağ yiyen mikroplar kullanılıyor” dedi. 


Haber: Kurumsal İletişim Ofisi

Fotoğraflar. Kenan Özcan