“Dink, sömürgecilik ve soykırım ve ırkçılığa karşı yürütülen mücadelenin hâlâ güçlü bir sembolü’’

2015 Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı bu yıl 9 Ocak'ta ünlü insan hakları savunucusu Angela Davis’i ağırladı.

"Ulusaşırı Dayanışmalar: Irkçılık, Soykırım ve Yerleşimci Sömürgeciliğe Direnmek" başlıklı konuşmasında insan hakları, kölelik ve ırkçılık konularında dikkat çekici açıklamalarda bulunan ünlü hümanist Angela Davis, Hrant Dink’in 8. ölüm yıldönümünde, eşitlik, adalet ve barış mücadelesinin daha da güçlü şekilde devam ettiğini belirterek, “Dünyanın her yerinde insanların söylediği gibi: Ben Hrant Dink’im diye konuştu”.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Sosyoloji Bölümü ve Tarih Bölümü ev sahipliğinde her yıl düzenlenen Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı, 1970'li yıllarda, politik tutukluların hakları hareketinin sembolü olan, ABD'li insan hakları savunucusu, filozof, hümanist ve yazar Angela Davis’i konuk etti. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu ve Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’in de birer konuşma yaptığı konferansta, eşitlik, adalet ve barış mesajları verildi.

“Hrant Dink’in ruhu yaşıyor ve daha da güçleniyor”

Konuşmasına “Hrant Dink sömürgecilik ve soykırım ve ırkçılığa karşı yürütülen mücadelenin güçlü bir sembolü olmaya devam ediyor” diyerek başlayan Davis,  “Hrant Dink’in eşitlik, barış, adalet hayalini ortadan kaldırabileceğini düşünmüş olan kişiler zannediyorum artık farkındalar sayısız Hrant Dink yarattılar aslında. Dünyanın her yerinde insanların söylediği gibi: Ben Hrant Dink’im. Biz Hrant Dink’in eşitlik ve adalet mücadelesinin devam ettiğini gayet iyi biliyoruz.  Hrant Dink’in ruhu yaşıyor ve daha da güçleniyor” dedi.  

“Yasımızı tutarken adalete yönelmeliyiz”

Geçtiğimiz günlerde Paris’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yapılan saldırıyı da değerlendiren Davis, “Bizler burada Paris’te öldürülmüş olan 12 gazeteci ve polis memurunun aile ve sevdiklerine taziyelerimizi iletirken öç alma tutumuna düşmemeliyiz. Ben bu şüphelilerin, bu genç adamların yüzlerine baktığım zaman sadece terörün yüzünü görmemeye çalışıyorum.  Yanlış yönlendirilmiş gençlerin yüzlerini görmeye çalışıyorum. Gelecekteki imkanlardan yoksun bırakılmış gençleri görmeye çalışıyorum.  İntikam ve cezalandırma etkilerinden kendimizi mümkün olduğunca özgürleştirmeli ve arındırmalıyız. Yasımızı tutarken adalete yönelmeliyiz” dedi.

Davis ayrıca Türkiye’de yaşayan insanların kendi sömürgeci emperyal geçmişleriyle nasıl yüzleşeceklerini söyleyemeyeceğini belirterek “Ancak Hrant Dink’ten ve diğerlerinde öğrendiğim kadarıyla özgürce konuşabilmelisiniz. Yunanlılar, Suriyeliler, Ermeniler, hepsinin tabi tutulduğu şiddet hakkında özgürce konuşabilmeliyiz. Aynı şekilde Kürtlerin yaşadıklarını özgürce konuşabilmeliyiz “dedi.

“Ulusaşırı dayanışma ruhu sayesinde bugün karşınızdayım”

Uluslararası etkileşimin gücüne değinen Davis, kendisinin de bir zamanlar tutuklandığını hatırlatarak,  “Belki de sizin anne-babalarınız ya da büyükanne ve büyükbabalarınız benim özgür bırakılmam için sokaklarda yürümüştür. O dönemde muazzam bir uluslararası kampanya yürütülmüştü ve bu kampanya sayesinde her şeye rağmen biz kanmıştık. O dönemde imkânsız görülen bir başarıydı bu, Amerika’daki gücün alt edilemeyeceği düşünülüyordu ancak bu kampanya sayesinde bugün sizlerin huzurunuzdayım” dedi.

Ferguson’da yaşanan olayları da ele alan Davis konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Biz ülkenin yerli halklarına uygulanan soykırım hakkında nasıl konuşacağımızı bilmiyoruz. Bir siyahi adamın devlet başkanı seçilmesinden sonra hemen bir ırkçılık sonrası döneme geçeceğimiz duygusuna kapıldık. Aslında toplumda hala olanları konuşamadığımız için böyle düşünüyoruz. Amerikan yerlileri yoksulluğa mahkum bırakıldı. Hastalık, suç oranı fazla. Amerikan yerlileri küçük düşürücü lakaplarla anılıyor. Kölelikten hala nasıl bahsedeceğimizi bilmiyoruz. Mağdur eden ve mağdur çerçevesinde konuşmak kutuplaştırılmayı devam ettiriyor. Genç aktivistler bu hikayeler arasındaki kesişimi fark etmeye başladı. Eğer biz ırkçı polis şiddetinin sürekli devam ettiğini kabul eder ve bununla ilgili bir analiz yapmaya başlarsak o aşamadan sonra bu şiddeti bir bağlama oturtabiliriz. Ferguson’da bir takım olaylar yaşandı. Batı yakasında, dünyanın başka yerlerinde insanlar beyanatta bulundu. Kesinlikle bizler ırkçı devlet şiddetine rıza göstermiyoruz dediler. İnsanlar rutin polis eylemlerine rağmen, valilik, savcılık ve polis arasındaki iş birliğine rağmen ölen siyah bedenlerin önemli olduğunu söylediler. Değişim olana kadar sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz dediler''.

‘’Yeri geldiğinde sesimizi yükseltmeliyiz’’

Son dönemde meydana gelen olayların liderlerinin, manifestolarının ya da taleplerinin olmadığının söylendiğine dikkat çeken Angela Davis, Stuart Hall’un bir sözünü hatırlatarak, “Sonuç ve etkiyi ayrıştıralım. Sonuç başka etki başka şey. Belki de çocuğu kişi bu hareketlerin başarısız olduğunu düşünüyor. Ama hayır, bu yenilikçi hayal gücü yüksek anların değerini düşünerek nasıl bir etki ortaya konduğunu anlayabiliriz. Polisi aramadan bir takım şeylere çözüm bulduklarını düşünürsek, bize bir ilham kaynağı olmalı diye düşünüyorum. Bizim olağan dışı eylemlerde ve büyük çabalarda bulunmamız gerekiyor. Ilımlı olmamalıyız; yeri geldiğinde ayağa kalkıp hayır demeyi bilmeliyiz, sesimizi yükseltebilmeliyiz” diye konuştu.

''Nazım Hikmet'ten ilham aldım''

Angela Davis, konuşmasında Türkiye’yle ilişkisinin başlangıç hikayesine de değindi ve çok genç bir aktivist iken Nazım Hikmet’in sözlerini okuyup ondan ilham aldığını anlattı. ''Ben de tutuklanmıştım ve her yerden gelen dayanışma mesajarı beni de etkilemişti. Türkiye’de benim için dayanışma etkinlikleri düzenlendiğinde mutlu olmuştum. O zaman bana destek olan herkese tekrar teşekkür ediyorum''.

“Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı her yıl daha büyük ve farklı bir anlam kazanıyor”

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu, Hrant Dink’in ölümünün üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen suçluların hala bulunamadığını dikkat çekerek, “Bu süre içinde cinayetin suçlularının adaletle yüzleşmesi günlük siyasetin çalkantılarına feda edildi. Hrant Dink’in kaderi Türkiye için şiddetle arzuladığımız demokratikleşmenin kaderiyle birleşti’’ diye konuştu.  Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nın her yıl daha büyük ve farklı bir anlam kazandığını belirten Barbarosoğlu, iki gün önce Paris’te meydana gelen vahşeti üniversite olarak koşulsuz kınadıklarının altını çizdi.  

Haber: Arda Köksal-Naz Vardar /Kurumsal İletişim Ofisi