Geleceğin Teknolojisi İçin Boğaziçi’nden “Akıllı” Merkez...

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü’nün yeni bir araştırma kampüsü olması hedefiyle önemli altyapı yatırımları hayata geçiriliyor. 2013 yılında Kandilli Kampüsü’nde kurulan Teleiletişim ve Enformatik Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (TETAM), bu yönde atılmış en önemli adımlardan biri. Kalkınma Bakanlığı tarafından sağlanan fonla yapımı tamamlanan TETAM, teleiletişim ve enformatik alanında çalışan araştırmacılara geniş imkânlar sağlamayı hedeflerken aynı zamanda Kandilli Kampüsü’nü disiplinlerarası bir araştırma kampüsüne dönüştürecek.

Prof. Dr. Lale Akarun

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü, yapımı bu yıl bitecek olan yüksek lisans öğrenci yurdu ve yapım aşamasında olan yeni araştırma merkezi ile Türkiye’nin önde gelen araştırma kampüslerinden birisi haline gelecek. TETAM’ın araştırmacılara sağladığı imkânları ve bünyesinde gerçekleştirilen projeleri, merkez müdürlüğünü Prof. Dr. M. Ufuk Çağlayan’dan devralan Prof. Dr. Lale Akarun ve TETAM bünyesindeki laboratuvarlarda yürütülen projelerin ekipleriyle görüştük. TETAM, Nesnelerin İnterneti, Bulut/Sis Bilişim gibi hızla hayatımıza giren yeni teknolojilere ve ‘’Maker Movement’’ gibi yeni kavramlara kucak açıyor.

 

Yeni bir araştırma merkezinin doğuşu

TETAM’ın kuruluş öyküsü 2007’ye uzanıyor. Boğaziçi Üniversitesi tarafından Teleiletişim ve Enformatik Alanlarında Araştırmacı ve Akademisyen Yetiştirme Merkezi Projesi olarak başlayan ve 2007 yılından bu yana Devlet Planlama Teşkilatı/Kalkınma Bakanlığı tarafından finansal olarak desteklenen TAM projesinde Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi  Prof. Dr. Mehmet Ufuk Çağlayan liderliğinde, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden 11, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nden 11, Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü'nden iki ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'den iki öğretim üyesi olmak üzere, Boğaziçi Üniversitesi'nden toplam 26 öğretim üyesi yer almış. Sekiz disiplinlerarası araştırma grubu çerçevesinde organize olan öğretim üyelerinin sayısı daha sonraki katılımlarla 37’ye kadar çıkmış.

Aradan geçen zaman zarfında DPT’nin desteği ve Kalkınma Bakanlığı’nın fonuyla hem TETAM Binası’nın yapımı tamamlanmış hem de merkezde projelerini gerçekleştiren doktora ve doktora sonrası araştırmacılar için burs sağlanmış.

TETAM bünyesinde ağırlıklı olarak Bilgisayar Mühendisliği olmak üzere Elektrik Elektronik Mühendisliği, Biyomedikal Mühendisliği, Deprem Araştırma Enstitüsü’nden birimler ve Biyoloji Bölümü’nden birimler olmak üzere farklı bölümlerden isimler yer alıyor. Araştırma merkezi tam zamanlı araştırma yapan isimlere maaş imkânı sağladığı için bölümler TETAM kurulduktan sonra daha fazla doktora mezunu vermeye başlıyor.

Şu anda Boğaziçi Üniversitesi’ne bağlı bir araştırma merkezi olarak faaliyetlerini sürdüren, yaklaşık 3000 m2 büyüklüğündeki TETAM’da  toplam 88 doktora öğrencisi için çalışma alanı, öğretim üyesi ve doktora sonrası araştırmacılar için toplam 30 ofis, sekiz disiplinlerarası araştırma laboratuvarı, iki atölye, iki konferans salonu, seminer odası, toplantı odası, sistem odası, teknik ofis ve sosyal alanlar bulunuyor.

320 kişi kapasiteli yeni yurt ile araştırmacı sayısı artacak

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Yerleşkesi’nde yapımı devam eden lisansüstü öğrenciler yurduyla beraber TETAM’daki çalışmaların başka bir evreye geçmesi bekleniyor. Konuyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız Merkez Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Cem Ersoy,Üniversitemizin Kandilli Kampüsü’ne yapmakta olduğu 320 kişi kapasiteli lisansüstü yurduyla beraber TETAM’da çalışmalarını yürüten araştırmacılar için mükemmel bir ekosistem ortaya çıkacak. Doktora ve post-doktora çalışması yürütenler için zaman çok önemlidir. Araştırmalarını yaptıkları merkezin hemen yakınında onlar için konaklama imkânı olması burada daha yoğun ve verimli bir ortamın oluşmasını sağlayacaktır”  diyor.

Merkezde araştırmacılar için ortak çalışma alanları, mutfak ve hatta uzun süreli çalışma yürüten isimler için duş imkânı dahi bulunuyor. Ofislerin tamamı standart bir tasarıma sahip. Bina hem teknolojik hem de modüler. İhtiyaca göre yeniden tasarlanma imkânı bulunuyor. Cem Ersoy, “TETAM’ın gerek ruhunda gerekse fiziksel alanında paylaşmak ilkesi var. İşi olan kullansın, işi bittikten sonra bıraksın. Başka biri kullanmaya devam etsin” diyor.

Merkezde sosyal alanların yanı sıra çalıştay, seminer ya da sempozyumlar için tasarlanmış yaklaşık 100 kişinin kullanabileceği bir toplantı salonu da bulunuyor.

 

Boğaziçi Üniversitesi Teleiletişim ve Enformatik Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde ''Akıllı Ev'' başta olmak üzere yürütülen çalışmaları ilgili projelerin yürütücülerinden dinledik.

 Nesnelerin İnterneti (IoT) ve Akıllı Ev Laboratuvarı

Araştırma merkezinde yer alan sekiz laboratuvardan biri Akıllı Ev Otomasyonu Projesi için tasarlanmış durumda. Laboratuvarda bir evin oturma odası, mutfağı ve yatak odası gibi döşenmiş alanlarda Akıllı Ev Projesi için gerekli senaryolar gerçekleştiriliyor.  Projenin yürütücüleri olan Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi Sinan Işık ve Bilgisayar Mühendisliği yüksek lisans öğrencisi Hüseyin Anıl Özmen, nesnelerin interneti ve bu kapsamda yürüttükleri akıllı ev otomasyonu hakkında bilgi verdiler.

Nesnelerin interneti ve Sanayi 4.0 teknolojilerinin hayatın her alanında etkili olduğunu vurgulayan Hüseyin Anıl Özmen, İnternet’in hayatımızdaki hızlı evrilme sürecini “2000’li yılların başında Türkiye’de İnternet popüler olmaya başladığında insanlar makine başında internete giriyordu. Sonra 2010’lu yıllarda hayatımıza mobil teknolojiler girdi. 2020’lere doğru ise Akıllı Nesneler Çağı başladı. Sadece bir sektörde değil, bütün sektörlerde uygulamalar akıllı ve internete bağlı hale gelmeye başladı ve ortaya farklı cihazlar çıktı’’ diyerek özetliyor.

Akıllı Ev Otomasyon Sistemi ile çok fazla cihazın birbirine bağlı olduğu ve farklı senaryoların bu sayede hayata geçirilebildiğini söyleyen Özmen, bunu sağlamak için evdeki elektronik aletleri modemle iletişimli hale getirdiklerini belirtiyor. Bu sayede insanların evde olup olmadığından, evin sıcaklığını ve nemini tespit etmeye kadar birçok bilgiyi elde etmenin yanı sıra, bu bilgiler ışığında klima veya buzdolabı gibi çeşitli ev aletlerini bilgisayar üzerinden gönderdikleri talimatlarla çalıştırabildiklerini vurguluyor.

Akıllı priz ile tüm ev cihazlarını kontrol etmek mümkün

Hüseyin Anıl Özmen projenin detaylarını şu şöyle anlatıyor:  “Laboratuvardaki akıllı evimizde telsiz sensörlerimiz var. Bu sensörlerimiz nemi, sıcaklığı, ışık seviyesini ölçebiliyor. Biz mini bilgisayarlarla (Raspberry Pi) ortamdaki sensörlerden verileri topluyor, verileri işliyor ve belirli kurallara göre bazı araçları açıp kapatabiliyoruz. Sensörler pasif cihazlar, sadece veri akışı sağlıyorlar. Ancak nesnelerin internetinde aynı zamanda aktif nesneler de var. Birtakım açma kapama işlemlerini micro-controller’lar sayesinde Wi-Fi üzerinden kontrol edebiliyoruz.

Bu sensörler sayesinde verileri alıyoruz. Bu verileri işliyoruz ve ihtiyaca göre evdeki sistemleri bilgisayar üzerinden harekete geçirebiliyoruz. Geliştirdiğimiz akıllı priz sayesinde bütün bu cihazları internet üzerinden kontrol edebiliyoruz. Mesela evdeki sıcaklık fazla ise ve ben eve gitmeden evin serinlemesini istiyorsam, bilgisayar üzerinden gönderdiğim bir talimatla evdeki klimayı açıp soğumasını sağlayabiliyorum’’.

Sinan Işık ise Nesnelerin İnterneti (IoT) projelerine sanayi desteğinin gerekliliğini vurguluyor: “Biz geliştirdiğimiz projede evdeki aletlerin elektrik bağlantısı üzerinden açılıp kapanmasını sağlayabiliyoruz. Eğer bu projelere yatırım sağlanırsa sadece açma kapama değil, ev otomasyonunda aletlerin uzaktan tamamen kontrolü de mümkün olacak. Örneğin klimanın sadece açılıp kapanmasını değil aynı zamanda derecesini de ayarlayabileceğiz. Bunun yapılması için sektör desteği çok önemli. Aslında ideal olanı da budur. Bizim amacımız sensörlerden gelen verileri değerlendirip harekete geçirecek algoritmayı üretmek. Bu sayede akıllı cihazları ve bu cihazların yer aldığı akıllı evleri kontrol edebiliriz.”

Işık ve Özmen, Nesnelerin İnterneti (IoT) ile hayatımıza pek çok yeniliğin gireceğinden bahsederek evlerden başlayarak kentlere yayılan bir sistem kurmanın mümkün olduğunu belirtiyorlar: ‘’ Eğer akıllı prizlerimiz olursa, ev içerisinde ne kadar enerji harcandığını ölçebiliriz veya arızalı cihaz tespitini yapabiliriz. Bu sisteme başka unsurları da dahil edebiliriz. Burada kritik nokta, akıllı mekanizmaları üretebileceğiniz algoritmaları, uygulamaları ortaya çıkarabilmek. Bizim projemizde ortaya koyduğumuz çalışmayı tüm bu senaryolara uygulanabilecek bir altyapı olarak düşünebilirsiniz. Biz şu an bu altyapıyı akıllı ev laboratuvarımızda test ediyoruz. Sanayi 4.0 diye nitelendirdiğimiz gelişmelere uygun bir sistem geliştiriyoruz bu projede.”

“Yeni teknolojilerde herkese ‘açık’ bir oyun alanı: Maker Movement’’

TETAM’daki bir diğer laboratuvar ise ‘’Maker Movement’’ (Yapım Atölyesi). Bu laboratuvar, günümüzde önemli teknolojik gelişmelerin önünü açacak olan alanda projeler üretmek için tasarlanmış bulunuyor.

Maker Lab’in çalışmalarını Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Suzan Üsküdarlı’dan dinliyoruz:  Maker movement, paylaşım kültürü çok yüksek olan, özelikle yeni teknolojiden anlayan insanların bir araya geldiği ve oyun alanları yarattığı, oyun oynarken de çok şey öğrendiği, insanların merak ettiği alanlarda birbirlerine çok şey öğrettiği bir alan. Bu terim son on yıllık zaman diliminde, yeni teknolojilerle yaşayan yeni jenerasyon tarafından ortaya çıkarıldı.

Maker movement’da en önemli prensip her şeyin “açık” olması. Paylaşım burada temel ilke. Open software sistemlerden artık open hardware sistemlere geçiş söz konusu. İlk çıktığında çok iyi ama fiyatları çok yüksek olan ürünleri bu insanlar hem ortak kullanıyorlar hem de daha ucuza mal ediyorlar. Bu sayede yeni jenerasyonun bilgi birikimi devasa boyutlara ulaşıyor.”

Boğaziçi, ‘’Open Maker’’ AB projesine Türkiye’den katılan tek partner üniversite

TETAM’ın bir amacının da üniversite -sanayi iş birliğini artırmak olduğunu ifade eden Suzan Üsküdarlı, bu amaçla “Open Maker” isimli Avrupa Birliği Projesi’ne dahil olduklarını belirtiyor. Bu projede Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Taylan Cemgil ve öğrencileri ile çalıştıklarını belirten Üsküdarlı şöyle devam ediyor:

 “Burada da geleneksel üreticilerle Maker Community arasında bir köprü oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü geleneksel üreticilerde yeni teknolojilere dair bu bilgi dağarcığı Maker Movement’daki kadar yok. Öte yandan Maker Movement’da da eski usul pazarlama ya da farklı stratejilere dair bilgi dağarcığı çok fazla yok. Biz “Open Maker” projesiyle bu iki grubu bir araya getirmeyi hedefliyoruz. İki kültürü bir araya getirerek buradan yeni bir ekonomik model ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Pilot bölge olarak 10 ülkede var, bizim ülkemiz de beşinci sırada yer alıyor. Türkiye’den ise sadece Boğaziçi Üniversitesi “Open Maker” projesinde partner olarak yer alıyor.”

Bilgisayarı Kontrol Eden Eldiven

TETAM’daki araştırma laboratuvarları sadece lisansüstü öğrencilere açık değil. Aynı zamanda lisans öğrencileri de projelerini burada geliştirebiliyorlar. Bunun en iyi örnekleri ise Maker Lab’da yürütülmekte olan iki proje: Bilgisayar Kontrol Eden Eldiven ve Bilimsel Makale Veritabanlarında Akıllı Arama Yapabilen  Bilgisayar Programı.

Her iki proje de lisans öğrencileri tarafından yürütülüyor. ‘’Bilgisayarı Kontrol Eden Eldiven’’ projesini yürüten Bilgisayar Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Mahmut Karaca geliştirdiği eldivenin çok farklı amaçlar için kullanılabileceğini söylüyor: “Bu eldiven eğitim amaçlı ya da uzaktan drone kontrolü için kullanılabilir. Proje daha fazla geliştikten sonra sanatsal illustrasyonlar denenebilir ya da görme engellilerin hayatta yaşadıkları sorunları gidermede kullanılabilir. Burada temel amaç bilgisayarı kontrol edebilmek. Bilgisayar kontrol edebilecek algoritmayı yazdıktan sonra farklı ihtiyaçlara göre bunu adapte edebiliriz.”

Maker Lab’da geliştirilen bir başka proje ise genel kullanıma açık olan, Neurosicence üzerine yayımlanmış bilimsel makale veritabanlarını kullanarak, araştırmacıların ürettikleri makaleleri birbiriyle karşılaştırmayı ve bu araştırmaların ilgili alana gerçek katkısının ne olduğunu saptamayı amaçlıyor.

Projede çalışan isimlerden Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi Şahin Batmaz, normal şartlarda böyle bir araştırma yürütmenin altı hafta sürdüğünü, geliştirdikleri proje sayesinde bu süreyi birkaç saniyeye indirebildiklerini ifade ediyor. Halihazırda Amerikan Bilim Kütüphanesi PubMed’de yayınlanan ve tıp-psikoloji bilim dallarına ait veri tabanının kullanıldığı proje farklı bilim dallarına da adapte edilebiliyor.

 

Haber: Ö.Duygu Durgun, Talat Karataş/Kurumsal İletişim Ofisi

Fotoğraflar: Kenan Özcan

  • Prof. Dr. Lale Akarun