“Kimliğimiz, ahşap mirasımızda gizli”

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün ev sahipliğinde ve TSE’den Orman Genel Müdürlüğü’ne FP Innovations’dan Ulusal Ahşap Birliği’ne birçok kurumun katkılarıyla düzenlenen “Ahşap Yapılar Uluslararası Sempozyumu” Boğaziçi Üniversitesi İbrahim Bodur Oditoryumu’nda gerçekleşti. “Sürdürülebilir İnşaat ve Modern Ahşap Yapılar” alt başlığını taşıyan ve 200’ün üzerinde katılımcısı bulunan etkinlikte 9 oturumda 9 ayrı yerli ve yabancı uzman sunum yaptı.

“Ahşap Yapılar Uluslararası Sempozyumu” Boğaziçi Üniversitesi İbrahim Bodur Oditoryumu’nda Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Özkan, konuşmasında Türkiye’nin dikey değil yatay yapılaşmaya ihtiyacı olduğunu ve betonsuz da kalkınılabileceğini vurgularken, Boğaziçi’nin bu noktada hem bilimsel çalışmalar hem son teknolojilerin takibi açısından bir merkez olduğunu ve yeni üniversite politikaları uyarınca bu konudaki faaliyetlerin artarak devam edeceğini belirtti. Rektör Özkan’ın ardından söz alan TORID Genel Başkanı Göksel Korkmaz konuşmasına “Ahşaptan uzaklaştık, oysa ahşap yapılaşma bizim tarihimizde var,” diyerek başladı. Sadece sıfırdan bir ahşap yapılaşma kurmanın gerekliliğinden bahsetmediğini belirten Korkmaz, var olan ahşap yapıların korunmasının da bir o kadar önemli olduğunu vurguladı. Korkmaz’ın ardından son açılış konuşmasını yapmak üzere mikrofonun başına geçen Ulusal Ahşap Birliği Genel Sekreteri Celalettin Akça ise konuşmasında Orman Genel Müdürlüğü’ne katkılarından dolayı özel teşekkürlerini sunduğunu belirtti.

 “Ahşap mirasımızı anlamadan ahşap yapılaşmayı başarmamız mümkün değil”

Açılış konuşmalarının ardından sunumlara geçilen etkinlikte, ilk oturumda “Türkiye’nin Ahşap Mirası” başlıklı sunumuyla İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeynep Ahunbay yer aldı. Türk mimarisinden çeşitli ahşap örnekleriyle başlayan sunumda ahşap eserlerin sanatsal ve kültürel değerini vurgulayan Ahunbay, bu yapıları korumanın herkes için bir görev olduğunu belirtti. Gerekli kontrolleri ve restorasyonları yapacak ustalar yetiştirmenin önemine değinen Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, meslek liselerinde ve çeşitli üniversitelerde bunun yapılmaya çalışıldığını ve yüksek lisans programları dahi bulunduğunu söyledi. Diğer yandan Türkiye’nin ahşap mirasına yeterince sahip çıkmadığını söyleyen Ahunbay, örnek olarak Galata Arap Camii ve Üsküdar Mihrimah Sultan Camii’ni gösterdi. 19. yüzyıla ait kartpostallarda bu iki yapının da ahşap bölümleri olduğunu ve çevrelerinde yoğun bir ahşap yapılaşma bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahunbay, bugün bundan eser kalmadığını üzülerek gördüğünü belirtti. Bununla beraber bu ahşap mirası korumak için çeşitli adımlar da atıldığını ve Kültür Bakanlığı ile özel bağışçıların iş birliğiyle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde ahşap müze evler oluşturulduğuna işaret eden Zeynep Ahunbay, kültür varlıklarımızı korumak için toplanan vergilerle koruma altına alınan Bursa’daki Cumalıkızık gibi örneklerin de çoğalması gerektiğinin üzerinde durdu.

Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ın sunumunun ardından Kanadalı kuruluş FP Innovations’dan Erol Karacabeyli “Ahşap Yapılarda Rönesans” başlığını taşıyan sunumunu yapmak üzere sahneye geldi. Sunumuna nüfus artışı ve küresel ısınma gibi etkenlerden dolayı sürdürülebilirliğin otoritelerin en önemli arayışı olduğunu söyleyerek başlayan Karacabeyli, sürdürülebilir yapılaşmanın ön koşulunun sürdürülebilir orman olduğunu belirtti. Tüm gelişmiş ülkelerde ahşap yapılaşmanın tercih edildiğini söyleyen Erol Karacabeyli, Kanada ve ABD’de evlerin %90’ının ahşap olduğunu vurguladı. Temel olarak dört çeşit ahşap bulunduğunu ve bunların hepsinin kendilerine göre bir kullanım alanı olduğunu söyleyen Karacabeyli, “hafif ahşap” olarak bilinen türün ise 19. yüzyılın başından itibaren inanılmaz bir yaygınlık kazandığına değindi. Sunumunda deprem tehlikesine özellikle vurgu yapan Erol Karacabeyli, Türkiye’nin deprem konusunda en büyük hatalarından birinin ahşap yapılaşmaya gereken önemi vermemek olduğuna dikkat çekti. Sunumunun devamına uluslararası örneklerden bahseden Karacabeyli, ahşap yapıların çok daha az iş gücüyle ve çevreye çok daha az zarar verecek biçimde yapılabildiğini, ayrıca bu yapıların betona göre çok daha hızlı inşa edilebildiğini söyledi. “Kimliğimiz ahşap mirasımızda gizli,” diyen Karacabeyli sözlerine “Ahşap mirasımızı anlamadan ahşap yapılaşmayı başarmamız mümkün değil. Bugün geldiğimiz noktada ya bu mirastan ders alırız ya da şartlar böyle gerektirdi deyip betona mahkum oluruz. Ben ders almaktan yanayım,” diye devam etti. Altı yıl arayla yapılmış iki ahşap binadan örnek veren Erol Karacabeyli, “İlk bina Vancouver’dan, 1905 yılında yapılmış. Çeşitli restorasyonlar geçirdi ve bugün hala aktif bir şekilde kullanılıyor. İkinci bina ise Büyükada’dan, 1899 yılında inşa edilmiş. Belirli bir süre farklı amaçlarla kullanıldıktan sonra 70 yıldır ölüme terk edilmiş bulunuyor,” şeklinde konuştu. Bununla beraber Fahriye Sultan Yalısı gibi iyi korunmuş örneklerin de bulunduğuna dikkat çeken Erol Karacabeyli, bu örneklerin çoğalması dileğinde bulundu. Sunumunda son olarak eğitim ve ar-ge meselesine değinen Karacabeyli, ülkemizin bu konuda umut verici bir durumda bulunduğunu ve stratejik bir yaklaşım geliştirilebildiği takdirde kısa sürede büyük mesafe kaydetmenin mümkün olduğunu söylerken, bu stratejik yaklaşımı geliştirmenin de uygulamanın da tek bir kurum tarafından gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir iş olduğuna dikkat çekti ve iş birliğinin önemini vurguladı.

“Yalnız insan odaklı değil, çevre odaklı ekonomik yaklaşım”

Kevin Cheung’un “ABD’de Ahşap Yapılar: Son Durum”, Kenan Akyüz’ün “Türkiye’de Orman Varlığı Yönetimi” ve Boris Iskra’nın “Ahşap Yüksek Yapılar: Avustralya Yaklaşımı” başlıklarına sahip sunumlarının ardından, Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Ario Ceccotti’nin “Ahşap Yapıların Deprem Güvenliği” başlıklı sunumuna geçildi. Geçmiş depremlerden örneklerle gerek can gerek mal kaybı bağlamında ahşap yapıların avantajlarından bahsedilen bu sunumun ardından, Nuri Özbağdatlı’nın “Sürdürülebilir Çevre ve Kalkınma Bağlamı’nda Ahşap Yapılar” ve Gökhan Özertan’ın “Sürdürülebilir Kalkınmanın Ekonomi Politiği” başlığını taşıyan sunumlarına geçildi. Bu sunumlarda insan odaklı kalkınma anlayışının yetersizliği vurgulanırken, bununla beraber çevre odaklı kalkınma anlayışlarının da geliştirilmesi gerektiği ve çevre dikkate alınmaksızın sağlıklı bir ekonomik faaliyet yürütmenin imkansızlığına dikkat çekildi.

Haber ve fotoğraflar: Oktay Güney /Kurumsal İletişim Ofisi