‘’Umutsuzluktan umut üreten’’ edebiyat çınarı Yaşar Kemal’i sonsuz yolculuğuna uğurluyoruz...

Anadolu’nun efsane ve masallarını çağdaş roman anlayışıyla buluşturarak ölümsüz eserler veren, Türkiye’nin Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk yazarı olan Yaşar Kemal’e, Boğaziçi Üniversitesi Senatosu tarafından "Destanlar, ağıtlar, halk öyküleri, türkülerden yararlanarak şiirsel bir dille çağdaş romanlar yazan bir isim’’ olması nedeniyle 13 Mayıs 2009 tarihinde Fahri Doktora unvanı verilmişti.

Usta yazar, üniversitemizde gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada okurlarına ve dinleyicilerine bugün artık bir miras niteliğini taşıyan şu sözlerle seslenmişti:

''Benim kitaplarımı okuyan; katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçup gitmiştir. Bu bizim ülkemizin de sorunu. Türkiye'de diller yasak edildi. Hem de 80 yıl, ama bunu yaparken kültürlerinin ellerinden gittiğini hiç anlamıyorlar’’.

‘’Bugün tüketim toplumu diye doyumsuz bir toplum yaratılıyor" diyen Kemal konuşmasını şöyle sürdürmüştü:

"Tüketimciler topluma bütün değerlerini aşındıran bir yapay kültür benimsetmeye çalışıyor, insanları birer obur canavar haline getirmek istiyorlar. Roman böyle bir toplum isteyenler için tehdittir. Onun için romanı bestseller denilen bir yapaylıkla boğmaya çalışıyorlar."

“Bilinçli olarak ben aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin türküsünü söylemek istedim. Romanlarım yaşam gibi doğru söylesin, yaşamla birlik olsun istedim. Çünkü yaşam umutsuzluktan umut üretmektir. İnsan umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir.”

Edebiyat çınarının anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Güle güle Yaşar Kemal…