10 yıl sonra 100 araçtan 30’u elektrikle çalışacak

Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Günay Anlaş, Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Gülin Vardar ve Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Otomotiv Mühendisliği Yüksek Lisans Programı Koordinatörü Doç. Dr. Hasan Bedir ile dünyada elektrikli araçlara olan ilgiyi, Türkiye’de bu alandaki gelişmeleri ve yakın gelecekte elektrikli araç piyasasının nasıl bir yön izleyeceğini konuştuk.

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Otomotiv Teknoloji Platformu (OTEP) ile Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından düzenlenen ve Amerikan Otomotiv Mühendisleri Birliği  (Amerikan Society of Automotive Engineers) SAE’nin desteklediği IAEC 2019 Konferansı bu yıl  “Elektrikli Araç Teknolojileri ve Geleceği”  başlığıyla gerçekleştirildi. Konferansta; batarya teknolojileri ve yönetim sistemlerinden şarj altyapısı ve şebekesine, otomotiv pazarının dönüşüm sürecinden Türkiye otomotiv sanayisi üzerindeki etkilerine ve tüm araç gruplarında dönüşüm trendlerine kadar birçok konu ele alındı.

Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Günay Anlaş, bu sene IAEC 19 Konferansı’nın başkanlığını yaptı.  Yoğun ilgi gören konferansa Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gülin Vardar “ Li-Ion’ın Ötesi: Batarya Teknolojisinde Yeni Ufuklar” başlıklı bir konuşmayla katıldı.  Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Otomotiv Mühendisliği Yüksek Lisans Programı Koordinatörü Doç. Dr. Hasan Bedir ise “Elektrikli Araçlar ve Türkiye’de Otomotiv Sanayiine Etkisi” başlıklı  oturumu yönetti.  Konferansta ele alınan konular ışığında Anlaş, Bedir ve Vardar ile dünyada elektrikli araçlara olan ilgiyi, Türkiye’de bu alandaki gelişmeleri ve yakın gelecekte elektrikli araç piyasasının nasıl bir yön izleyeceğini ve Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulan Türkiye'deki ilk otomotiv mühendisliği master programının bu konudaki çalışmalarını ve  sektör-üniversite işbirliği adına önemini konuştuk.

2030’da elektrikli araç oranında hedef yüzde 30

Prof. Dr. Günay Anlaş, yaklaşık 10 yıl önce bir yılda satılan elektrikli araba sayısının binler mertebesinde iken şimdi artık milyonlardan bahsedildiğini belirterek 2018 yılında “plug-in” hafif elektrikli araç filosunun beş milyonun üzerine çıktığı bilgisini verdi. Elektrikli araçta en büyük pazar payının Çin’e ait olduğunu belirten Anlaş, Çin’de 2019 yılının ilk altı ayında içten yanmalı motorlu araç satışının 2018’ e göre düşerken, NEV (New Energy Vehicle) adı verilen araçların satışının arttığını; Çin’i Avrupa ve ABD’nin takip ettiğini söyledi.  

Dünyada elektrikli araç için 30/30 adı verilen bir kampanyadan bahsedilmekte olduğunu belirten Anlaş, ‘’Hedef 2030 yılında araç pazar payının yüzde 30’unun elektrikli araçlardan oluşması. İki ve üç tekerlekli elektrikli araçlar, örneğin motosikletler, bu rakamın dışında. Bu kampanya da gösteriyor ki dünyada elektrikli araca olan ilgi çok yükseldi ve bu ilgi daha artacak’’ diye devam etti.

Anlaş, elektrikli aracın gündemimize son yıllarda girmiş olmasıyla beraber, elektrikli arabaların tasarımının yeni olmadığını, akü ile çalışan elektrikli araçların yollara çıkmalarının 1800’ lü yılların sonlarına doğru  başladığını aktardı.  Günümüzde ise hava kirliliği, sera gazlarının salımı ve küresel ısınma gibi sorunlarla beraber  karbonlu yakıtlar yerine başka enerji kaynaklarının kullanılması gereğinin mühendisliğin önemli konularından biri haline geldiğini belirten Günay Anlaş, Tesla, Renault, Nissan ve diğer otomobil üreticilerinin  2000’lerden başlayarak elektrikli araç üretmeğe başladıklarını söyledi.

Elektrikli araç konusunda AB ülkelerinin gerisindeyiz

Prof. Dr. Anlaş şöyle devam etti: ‘’Türkiye olarak otomotivde çok gelişmiş bir endüstriye ve yan sanayiye sahip iken,  elektrikli araç, ama özellikle batarya konusunda, biraz geç kalmış gibi görünüyoruz. Bundan sonra biraz daha çabuk olup, Kore örneğinde gördüğümüz gibi  farklılık yaratacak bir şekilde ilerlemeliyiz. Ticari araç uygulamaları bunun için iyi bir alan olabilir. Türkiye otomotiv endüstrisi ticari araç konusundaki birikimini bu yönde geliştirebilir. Toplu taşımaya önem verip akülü olmayan elektrikli araç kullanımını arttırabiliriz. Öngörülere göre yakın gelecekte pazarı oluşturacak grup, ağa bağlı (connected), otonom, paylaşımlı (shared) ve elektrikli ( CASE ) aracı tercih edecek. İstanbul gibi mega kentlerde bu paylaşımlı elektrikli araç olabilir; toplu taşımaya uyarlanabilir. Bu noktada elektriğin de kömür ve doğalgaz değil temiz kaynaklardan, yenilenebilir enerjiden üretilmesi lazım. Bu sayede hava kirliliği, küresel ısınma önlenebilir; çevreye verilen  tahribat azalmış olur’’.

Devlet tarafından verilen Ar-Ge destekleriyle Türk Otomotiv Sektörü ve yan sanayinin ticari araçlarda elektrik uygulaması ile ciddi olarak ilgilenmeye başladığını aktaran Anlaş, ayrıca  ülkemizde Türkiye Otomotiv Girişimi Grubu ( TOGG ) gibi devletten  destek alan ve birkaç sene içinde elektrikli araba üretmeyi planlayan çalışmalar olduğunu belirtti.

Elektrikli araç piyasasında dünyada gelişmelerin dışında kalamayız

Doç. Dr. Hasan Bedir ise, elektrikli araç sayısının Avrupa'da ve dünyada hızla yükselmesi olgusu karşısında Türkiye'nin bunun dışında kalmasının mümkün olmadığını belirterek  ‘’Biz üretmesek de Türkiye büyük bir pazar, dışarıda pazarı domine edenler burada da satmaya başlayacaklar. Biz enerji sistemlerimizi buna göre düzeltip, elektrik altyapımız üzerine çalışmalıyız; bunu biz yapmazsak dışarıdan kişiler gelecektir. Konferansta edindiğim bilgiye göre yurt dışında 2025'te çok önemli gelişmeler bekleniyor, bu bizde belki 2025'te değil 2030'da olacak ama mutlaka olacak gibi duruyor’’ dedi. Tam elektrikli araçlara geçişte hibrit araçların önemli bir çözüm olduğunu ifade eden Bedir,  ‘’Türk sanayisinde bu konuda yapabileceği en önemli şeylerden biri bu alana yatırım yapmaktır. Hali hazırda önemli adımlar da atılıyor. Hibrit araçlarda  amaç hacmi daha küçük içten yanmalı bir motor ile bataryayı desteklemek ve çoğunlukla  elektrikli motorunu kullanmak  olmalı’’ diye ekledi.

Boğaziçi Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği’nde ilk yüksek lisans programını kurdu

Boğaziçi Üniversitesi’nde Otomotiv Mühendisliği Yüksek Lisans Programı’nın bu alanda kurulmuş ilk akademik program olduğunun altını çizen Prof. Dr. Anlaş ise, ‘’Biz 2003 yılında Türkiye'deki ilk ikinci öğretim otomotiv mühendisliği master programını kurduk. Şu an Makina Mühendisliği Bölümü altında otomotiv mühendisliği yüksek lisans programı var. O zaman ilk ve tekti” bilgisini aktardı. Günay Anlaş, Otomotiv Mühendisliği Programı’ndaki derslerde elektrikli araçlardan bahsedildiğini, projeler verildiğini; yakıt pili üzerine ayrı ders olduğunu, Dr. Gülin Vardar’ın enerji depolaması konusundaki yeni dersinin ve araştırmalarının bu programa önemli katkı sunduğunu ekledi.  

Lityum iyon teknolojisinden sonra gelecek teknolojiyi araştırıyoruz

Dr. Gülin Vardar ise elektrikli araçlarda kullanılması yönünde üzerinde çalıştığı yeni piller üzerine şu bilgileri verdi; ‘’Elektrikli araçlarda şu anda lityum iyon kullanılıyor. Lityum iyon daha derin deşarj olabilme özelliği gösteren bir kimya. Ayrıca araba çalışırken pedala bastığınızda gücü çok hızlı alabiliyorsunuz. Ben Makina Mühendisliği Bölümü’ndeki  çalışmalarımda daha farklı bir pil üzerine araştırma yapıyorum. Belli bir hacme veya kiloya daha fazla enerji depolayabilecek bir pil geliştirmeye çalışıyorum. Lityum iyon pilleri çok yer kaplıyor, adeta arabanın bütün bagajını pil ile dolduruyorsunuz. Bu nedenle daha hafif ve daha fazla enerji yükleyebileceğiniz bir kimyaya ihtiyacınız var. Ayrıca lityum iyon pillerin içinde çok fazla yanıcı madde var, bu yüzden yanıcı madde olmayan piller üzerinde de çalışıyorum. Özetle bataryalarda Lityum iyon teknolojisinden bir sonraki teknoloji üzerine araştırmalar yürütüyorum. İleride lityum-iyon pillerin yerini alacak pilleri tasarlamaya çalışıyoruz’’.

 

 

 

Galeri 2 Fotoğraf