Aileden mühendis Boğaziçili: Mehmet Rıfat Özalp

YHT fren diski üretiminde dünyadaki en büyük iki tesisten biri olan Silvan Sanayi Aş. ortaklarından, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Rıfat Özalp, sektörün gelişimine yıllarca emek vermiş bir Boğaziçili. 1995 yılında Makine Mühendisliği’nden mezun olan Özalp, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi kökenli mühendis bir aileden geliyor. Özalp ile iş hayatını, mühendisliğe olan tutkusunu konuştuk. İş dünyasına atılacak genç mezunlara yönelik ''hayat dersleri'' niteliğinde tavsiyelerini dinledik.
Mehmet R. Özalp-Rıfat Özalp-Mert Ali Özalp

BÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Sabri Altuntaş'ın ziyareti
Bakan Mustafa Varank'ın tesisi ziyareti, Temmuz 2020
Rıfat Özalp, Avrasya Tüneli inşaatı
Silvan Yatırım
Knorr -Bremse Ödül Töreni 2016
RC'70 ziyareti

Ürettiği yüksek teknoloji ve katma değerle ülkemizin köklü şirketlerinden Silvan Sanayi AŞ, Yüksek Hızlı Tren (YHT) projeleri için fren diskleri üretiyor. Maden ergitme kapasitesi ve tesis oturum alanı olarak yurt içindeki en büyük iki çelik dökümhanesinden birine sahip olan Silvan Sanayi AŞ, YHT fren diski üretiminde dünyadaki en büyük iki tesisten biri. Ürünlerini tüm dünyaya ihraç eden şirketin ortaklarından ve aynı zamanda Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Rıfat Özalp, sektörün gelişimine yıllarca emek vermiş bir Boğaziçili. 1995 yılında Makine Mühendisliği’nden mezun olan Özalp, iş hayatına lise yıllarında atılmış.

Babası, Robert Kolej mezunu mühendis Rıfat Özalp’in rehberliğinde mühendislik kariyerini seçen ve lisans eğitimi sürerken pek çok mühendislik projesinde görev alan Mehmet R. Özalp ile Boğaziçi’nden Haberler için sohbet ettik. Mühendisliği bir yaşam biçimi olarak seçen Özalp’in iş hayatına atılmaya aday yeni mezunlar için ‘’hayat dersleri’’ içeren tavsiyelerine kulak verdik.

Mehmet Bey, Boğaziçi Üniversitesi geçmişinizle başlayarak sizi tanıyabilir miyiz?

Üniversitemizin benim hayatımda önemli bir yeri vardır. Her şeyden önce babam ve halam o zamanki adıyla Robert Kolej Mühendislik Fakültesi mezunlarıdır. Rahmetli annem Nadire Özalp de Arnavutköy Kız Koleji mezunlarındandır. Babamın makina mühendisliği bölüm arkadaşlarından akademisyenliği seçenlerin bazıları benim tahsil yaptığım yıllarda üniversite hocalarım oldular. Akın Tezel, Öktem Vardar ve Vahan Kalenderoğlu hocalarım babamın arkadaşlarıydı. Bana mesleğimi sevdiren, mühendislik eğitimini en iyi şekilde veren, vizyon kazandıran Sabri Altıntaş, Günay Anlaş, Ali Ecder ve merhum Emre Aksan hocalarıma da bu vesile ile teşekkür etmek istiyorum.

Mühendislik Fakültesi Makina bölümünde lisans programını 1995 yılında tamamladım. Üniversite yıllarında babamın iş yerinde görev aldığım dönemler olmuştu. Bir nevi iş hayatına alışma süreciydi. 1991 senesinde İstanbul Bostancı’da Wonderland eğlence merkezi kuruluyordu. Şirketimiz tesisin su kaydırakları ve çelik konstrüksiyon imalat ve montaj işlerini almıştı. Bütün yazı imalat ve montaj işlerinin takip edilmesi ile geçirmiştim. 1994 senesi kışında Moskova’da üç ay boyunca bir banka inşaatı şantiyesinde konstüksiyon montaj işlerini yönettim. 1995 yılında lisans programından mezun olduktan hemen sonra şirketimiz  Akyazı’da kurulmakta olan Yazaki-SA fabrikasının mekanik tesisat işlerini almıştı. 1995-1996 yıllarında bu projede şantiye müdürlüğü yaptım ve proje tamamlanınca 1996 sonbahar döneminde yüksek lisans programına başladım ve 1999 yılında bitirme tezimi verdim.

Tahsilim sırasında Bümatek ve Büsas kulüp üyeliklerim vardı. Arkadaşlarımızla beraber hem çok çalıştık, hem de çok güzel zamanlar geçirdik kampüste. Yüksek lisansa başladığım zaman eşim Zeynep’le nişanlıydım ve kendi iş yerimizde çalışıyordum, 1997 yılında evlendik. Çoğu zaman Kuzey Kampüs’teki kütüphane kapanıncaya kadar çalışırdım, araştırma yapardım. Oradan çıkınca da açlığımı gidermek için soluğu Güney Kampüs girişi önündeki mobil dürümcülerde alırdım. Evi aramayı unuttuğum zamanlar olurdu. Sağ olsun eşim hep anlayış gösterdi, her zaman destek oldu. 1999’da yüksek lisans tezimi verdim ve askere gittim. Tahsil, iş ve evlilik bir arada olunca zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamadım. Her şeye rağmen güzel zamanlardı benim için.

Sonuç olarak iyi bir eğitim ve öğretimin yanı sıra köklü kültürü, tarihi binaları, sosyal aktivite imkanları ve ayrıcalıklı konumu itibariyle Boğaziçi Üniversitesi’nde tahsil görebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.

‘’İş hayatında Boğaziçi’ndeki kazanımlarımdan çok yararlandım’’

 Üniversite eğitiminiz sırasında hedefleriniz nelerdi, Boğaziçi Üniversitesi bu hedeflere ulaşma noktasında size ne gibi imkanlar sundu?

Başlıca hedefim iyi derecede mühendislik eğitimi almaktı, mühendislik nosyonu kazanmaktı. Aynı zamanda İngilizce dil seviyemi de geliştirmek istiyordum. Tabi ömür boyu sürecek arkadaşlıklar da edinmek istiyordum.

İş hayatımın her aşamasında üniversitedeki kazanımlarımdan oldukça istifade ettim. International Ltd şirketi mühendislik hizmetleri üzerine kurulduğu için çeşitli makine dizayn ve imalatı, tesis projesi, şantiye montaj işleri ve yabancı mümessillikler vardı. Tekfen de aynı şekilde çalıştım. Döküm sektörüne geçtikten sonra da mühendislik bilgimi bolca kullandım ve kullanıyorum. İhracat ağırlıklı çalıştığımız için bazen İngilizce bazen de Almanca lisanımdan istifade ediyorum.

Lisans ve yüksek lisans döneminden edindiğim arkadaşlıklar bugüne kadar pekişerek ilerledi. Bu arkadaşlar büyük kuruluşların yöneticileri oldular. Birbirimizle haberleşerek bilgi alışverişinde bulunuyoruz, düşüncelerimizi paylaşıyoruz, birbirimize mümkün olduğu kadar destek olmaya çalışıyoruz.

Üniversiteyi bitirmeden mühendislik projelerine imza attı

Siz, 63 yıllık köklü bir kurum olan Silvan Sanayii'nin ortaklarından birisiniz. Türkiye’nin köklü çelik döküm fabrikalarından  biri olan Silvan Sanayii'de Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Ortadoğu,  Uzakdoğu başta olmak üzere tüm dünyaya ürünlerinizi ihraç ediyorsunuz.  Mezun olduktan sonra iş dünyasına geçişiniz nasıl oldu, bugüne nasıl süreçlerden, deneyimlerden geçerek geldiniz, biraz dinleyebilir miyiz?
 

Aslına bakarsanız iş dünyası ile tanışmam lise yıllarında başlıyor. Babam Rıfat Özalp hafta sonları da çalışan bir işverendi. Beni de her fırsatta hafta sonları Bayrampaşa’daki sanayi sitesinde bulunan sert krom kaplama ve makine imalat tesislerine yanında götürürdü. Ben de oyalanmak için ofisteki cetvelli çizim masasında çizim yapardım, imalathaneye iner üretim artığı profilleri kaynatıp, taşlardım. Şirketimizin o zamanki ismi MEKA’ydı ve beş ortaklı bir yapısı vardı. Yanılmıyorsam 1988 yılında babam yola kendisi devam etmek üzere International Turizm Yapı ve End.Tesisleri LTD.Şti’yi kurdu ve bana da hisse verdi. Üniversiteye başladıktan sonra da şirketin aldığı projelerde görev üstlenmeye başladım. Babam ileri görüşlü bir mühendis olarak çağın gereği çalışma araçlarını hep şirket bünyesinde bulundururdu. Bu vesile ile Autocad R8 versiyonu ile proje çizmeyi öğrendim, Microsoft project programı ile proje planlaması yaptım. Daha üniversiteyi bitirmeden mühendislikle ilgili bir çok prosesi öğrenme ve uygulama fırsatım oldu.

Bir çok sanayi sitesinde tedarikçimiz olduğu için hangi firma, nerede, ne yapar öğrenmeye başladım. Her şeyden önemlisi bu süreçte şahıslarla olumlu diyalog ve empati kurabilmenin faydalarını idrak ettim.

1999 yılında sekiz ay kısa dönem askerlik hizmetinden sonra köklü bir mühendislik firmasında çalışarak vizyonumu geliştirmek, başka şirket kültürünü tanımak istedim. 2000-2002 yılları arasında Tekfen Holding çatısı altında kurulmuş olan Tekfen İmalat ve Mühendislik AŞ’de proje mühendisi olarak görev yaptım. Bu dönemde ASME ve AD Merkblatt normlarını kullanarak basınçlı kap, küresel tank, depolama tankı, ısı eşanjörleri ve rafineri proses kolon dizayn ve imalatlarını öğrendim. Şirket genel müdürümüz sayın Tunç Şarman, Boğaziçi Üniversitesi Makina Mühendisliği yüksek lisans mezunuydu. Bana her konuda destek oldu. Bu süreçte proje müdürümüz sayın Mustafa Güler, baş mühendis sayın Ediz Sezginel ve o dönem fabrika müdürü olan sayın Mehmet Emin Bilgin’den iş disiplini, dosyalama ve arşivleme, şartname ve norm değerlendirmesi, proje hesap ve çizimi, iş planlama ve imalat adına çok şey öğrendim. Ekip çalışmasının, hoşgörünün ve çalışma arkadaşlarına verilen desteğin olumlu neticelerini tecrübe etme imkanım oldu, köklü bir şirkette kurumsal yapıyı tanımış oldum.

Daha sonra 2002-2005 yılları arasında kendi şirketimizde çalışmaya devam ettim. 2005 yılında da Silvan Sanayi AŞ de döküm sektöründeki yolculuğum başlamış oldu.

‘’Mesleki ve kişisel gelişimimde ailemin rolü çok büyük’’

Silvan Sanayi’yi tanıyabilir miyiz?

Silvan Sanayi 1959’da Çağlayan’da kayınbabam Tekin Mollaoğlu’nun ağabeyi merhum Sabahattin Mollaoğlu ve eniştesi İsmail Tiner tarafından ufak bir imalathane olarak kurulmuş. İlerleyen yıllarda kayınbabam Tekin Mollaoğlu’nun Berlin’de mühendislik tahsili ve askerliğini müteakip bünyeye katılması ile şirket teknik bakımdan iyice kuvvetleniyor ve büyümeye başlıyor. 1964 senesinde bugünkü yerimiz Cevizli ’de kapsamlı bir yatırım yapılıyor ve büyüme daha da hızlanıyor. Her iki kardeşin de Almanya’da elektrik mühendisliği üzerine tahsil yapmalarından dolayı Alman kültürü ve sanayisi hakkında bilgi ve tecrübeleri iyice pekişiyor. Bu avantajı kullanarak 1970’de Almanya’ya fiilen ihracat yapıyorlar. Böylelikle Silvan’ın bugün dünya genelini kapsayan ihracat ağının temelleri atılmış oluyor.

Silvan kuruluşundan itibaren çimento, maden, iş makinaları ve hadde çelik sektörleri ile alakalı birçok çeşit çelik döküm komponentleri ürün gamına katabilmiş köklü bir kuruluş.

2007 senesinde ikinci kuşak olarak (kayınbiraderlerim Vedat ve Demir Mollaoğlu ve ben) babamızdan bayrağı devraldık. Mevcutların üzerine yeni müşteriler katarak ürün gamını geliştirdik, aşınma parçalarının yanı sıra makine parçası üretimine ağırlık vererek katma değerli ürün oranını arttırdık. Daha tonajlı, işleme ağırlıklı parçalar üreterek derin rekabet ortamından uzaklaşmayı hedefledik. Bu ürünlerin gereği olarak da eski makina parkını yeniledik ve ilave ekipmanlara yatırım yaptık. Bünyemize 50 kg’den 30 tona kadar döküm parça işleyebilen kapsamlı bir işleme tesisi kattık. Ağırlıklı olarak Avrupa ve Orta Doğu’dan oluşan ihracatımıza Amerika kıtasını da dahil ettik. 2013 senesine geldiğimiz zaman Cevizli’deki tesis iyice yetersiz kalmaya başlamıştı. Ayrıca eski tesisimizin etrafı alışveriş merkezleri, yeni konut projeleri ile çevrilmişti. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda Dilovası İmes OSB’de 60 dönüm arazi üzerinde kurulu 32.000 m2’lik yeni tesisimizin yatırım kararını aldık.

İş hayatındaki tecrübelerim ve mühendislik nosyonumdan dolayı yatırım sürecini planlamak ve icra etmek benim görevim oldu. Yatırımın çok kapsamlı ve büyük olması sebebiyle ilk iş olarak BMM Proje Yönetim şirketiyle 2014 ortasında bir anlaşma imzaladık ve konusunda uzman bir firma ile yola çıkmış olduk. Bu süreçte de mesleki gelişimim ve iş hayatımda önemli yerleri olan iki Robert Kolej mezunu büyüğüm devredeydi. Babama kardeşi kadar yakın olan Kubilay Dörter ağabeyim ve babam BMM proje yönetim firmasına danışmanlık hizmeti veriyorlardı. Onların yoğun emekleri ile ortaya çıkan tesisi sadece dökümhane binası olarak adlandırmak haksızlık olur. Her yönüyle çok fonksiyonel ve göze hitap eden bir döküm tesisi oldu çünkü.

2015 Haziran ayında başlayan inşaat süreci 2017 Mayıs ayında sona erdiğinde, tesis içindeki ekipmanlar da üretime hazır hale gelmişti. Mayıs ayında ilk deneme dökümlerini başarı ile tamamladık. Yeni tesisimizi üç ay test ettikten sonra eski tesisteki üretimi durdurduk ve işe yarayacak ekipmanları ıslah etmek suretiyle yeni tesise taşıma sürecini başlattık. 2018’in Şubat ayında yeni tesisimizi tamamen devreye aldık. O günden bu yana daha güvenli bir iş ortamında, verimi yüksek üretim metotlarıyla müşterilerimizin sürekli artan kalite beklentilerini rahatlıkla karşılamaya başladık. Böylece küresel rekabet gücümüz artmış olduk. 

Silvan’daki görevlerimle beraber, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği yönetim kurulu üyeliği ve Çelik Döküm Komite Başkanlığı görevlerim de 2014 senesinden bu yana devam ediyor.

Babanız, Robert Kolej mezunu Rıfat Özalp Bey'in meslek yaşamınızda etkileri-katkıları muhakkak çok önemli olmuştur. Birlikte aynı sektörde çalışma deneyiminize dair neler paylaşmak istersiniz ?

Babam iş hayatına bir çok tecrübeyi sığdırabilmiş, bir çok ilke imza atmış başarılı bir mühendis ve iş adamı benim nazarımda. 1974’de teleskopik hidrolik iş platformlarının ülkemizde üretimini ilk defa o başlatmıştı. Tescil belgelisini de alarak UÇAN HALI markasını yaratmış oldu. İlk defa hidrolik olarak çalışan profesyonel amaçlı katlanabilen basketbol potalarını ve led lamba ile çalışan scoreboardları dizyan edip üretti. Ardından pek çok Türk firması da bu konularda üretime soyunma cesaretini buldular. Bunlarla beraber Petkim, Sümerbank gibi büyük kuruluşlar için kendi dizayn ederek ürettiği proje bazlı proses makinaları da var. Verdiği emeklerin bu alanlarda ithalatı bir nebze de olsa azalttığına inanıyorum.

Meslek hayatına onun yanında başlamam ve uzun yıllar beraber çalışmam bana da çeşitli tecrübeler kazandırdı haliyle. Daha üniversite lisans döneminde okurken bana çeşitli projelerde sorumluluk verdi; özgüvenimi kazanabilmem için yaptı bunu. Yüksek lisans dönemimde de daha kapsamlı projelerin sorumluluğunu bana emanet etti. İş hayatımın her döneminde yanımda oldu. Silvan Sanayi AŞ’nin yeni yatırımında da projenin başarı ile sonuçlanabilmesi için çok emek verdi. Ona meslekteki gelişimim ve iş hayatımla ilgili çok şey borçluyum.

Başarının sırrı sürdürülebilen bir kurumsal yapı

Kocaeli'de YHT'lerin fren sistemlerini üreten döküm fabrikanızda üretilen fren diskleri, maden, enerji ve iş makinası döküm parçaları dünyanın 40'tan fazla ülkesine ihraç edilmekte. Geçtiğimiz günlerde tesisiniz Sanayi Bakanı Mustafa Varank tarafından da ziyaret edildi. Tesisiniz ve üretim sürecindeki göreviniz hakkında biraz bilgi alabilir miyiz? Katma değeri yüksek bu çapta bir üretim modeli kurmak ve sürdürmek için olmazsa olmazlar neler?
 

Tesisimiz maden ergitme kapasitesi ve tesis oturum alanı olarak yurt içindeki en büyük iki çelik dökümhanesinden biridir. YHT fren diski üretiminde ise dünyadaki en büyük iki tesisten biriyiz.

Silvan Sanayi AŞ’ de çalışmaya başladığım zaman döküm prosesi hakkında deneyimim yoktu. Zaman içerisinde eskimiş veya güncelliğini yitirmiş proses ekipmanlarının ıslah edilmesi veya yenilerinin tedarik edilmesi ilk görevim oldu. İşe başladıktan bir sene sonra döküm prosesi üzerinde çalışmaya başladım ve 2006 senesinde Alman Dökümcüler Derneğinin Almanya’nın çeşitli şehirlerinde düzenlediği süreç eğitimlerine katıldım. Model yapımından kalite kontrol ve paketlemeye kadar her sürecin eğitimini aldım.

Eğitimi veren uzmanlar Türk firmasından birinin katılmış olmasını ve Almanca diline hakim olmamı her defasında şaşkınlıkla karşılıyorlardı.  İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olmanın avantajlarını bu eğitimlerde bolca kullanmış oldum. Kendimi geliştirmekle beraber her eğitim sonrasında edindiğim bilgileri ilgili süreç sahipleri ile paylaşarak Silvan çalışanlarının sürekli gelişimine katkıda bulunmaya gayret ettim. Yüksek lisans tezimin hesaplamalı akışkanlar dinamiği üzerine olması sebebi ile kütüphanemizde araştırma yaparken döküm prosesinin simülasyonu üzerine makaleler görmüştüm. Eğitimler esnasında bu konuyu da araştırdım, en başarılı programı tespit etmeye çalıştım ve 2007 senesinde bu programı da bünyemize katmış olduk. Tabi iş programı almakla bitmiyordu. Arkasından bu programı kullanmayı öğretmek ve ilgili birimi kurmak için kendim öğrenmek durumundaydım. Çünkü o tarihlerde firmanın Türkiye’de bir ofisi yoktu ve yurtiçinde eğitim almak mümkün değildi. Lise ve üniversite yıllarında aldığım eğitimlerle beraber iş hayatındaki tecrübelerim bu sefer de döküm prosesini en güncel teknoloji ile öğrenmeme vesile oldu. Programı uygulayabilmek için öncesinde CAD program kullanarak döküm parçanın katı çizimini üretmek gerekiyordu. International ve Tekfen’de çalışırken kendimi CAD programı kullanımında uzman mertebesinde geliştirmiştim. Programa çabuk intibak edebilmemin diğer bir sebebi de yüksek lisans tezimin bu programın kullandığı çözüm metodunu kullanmasıydı. Programı üretimde deneyip başarılı sonuçlar elde ettikten sonra hemen metalurji mühendisliğinden yeni mezun iki genç mühendisi işe başlatarak döküm metot simülasyon birimini kurdum ve onları eğittim.

Bu gelişmeler ışığında üretim sürecindeki görevim de şekillenmeye başlamış oldu. Üretim planlama, kalıplama, maça üretimi, ergitme, ısıl işlem, taşlama, talaşlı imalat ve kalite kontrol süreçlerinde de kendimi güncel bilgiler ile geliştirip bu bilgileri süreç sahiplerine şirket içi ve dış kaynaklı eğitimlerle aktarmaya devam ettim ve ediyorum. Tesisimizde en sevdiğim kısım eğitim ve seminer salonu. Bilginin paylaşılması içimi rahatlatıyor, her defasında üzerimden bir yük kalkmış gibi hissediyorum. Çalışanlarımızın da son derece ilgili ve katılımcı olması beni çok memnun ediyor. Beraberce şirketimizin geleceğini yeniden inşaa ediyoruz.

Bu çapta bir üretim modeli ve sürdürülebilirlik için kurumsallaşmak gerekiyor. Silvan Sanayi AŞ Cevizli’deki yatırımından itibaren kurumsal bir yapıya sahip olabilmiş bir şirket. Biz ikinci kuşak olarak kurumsal yapıyı günümüzün şartlarına uyarlıyoruz.

Şirket kültürünü ve etik değerlerini korumak, teknolojik gelişmeleri takip etmek ve uygulamak, çalışanların şirket içi ve dış kaynaklı eğitimlerle sürekli gelişimini sağlamak, hedefler koymak ve performansı ödüllendirmek, ekip çalışmasının önemini idrak etmek ve uygulamak ve şirketi adaletli bir şekilde yönetmek sürdürülebilirlik için olmazsa olmazlardır bana göre. Bir de yönetim kurulunun faal olması önemli tabi. Ayrıca kurulda başka sektörlerden profesyonel yöneticilerin de bulunmasının faydalı olacağını düşünüyorum.

Almanya’dan En Başarılı Tedarikçi Ödülü

Alman Knorr-Bremse'nin dünyadaki en büyük tedarikçisi konumundasınız. Bu işbirliği nasıl gelişti? Almanya ile başka ortak projeleriniz de var mı?

2011 yılında Knorr-Bremse Münih’in iş geliştirme müdürü sayın Mehmet Kocaarslan bir akşam saat 20:30 civarı beni cep telefonundan aradı. Tabi kendisi ile o zaman tanışmışlığımız yok. 2008 yılından beri yeni tedarikçi arayışı içindelermiş. Döküm camiasındaki dostlarımız sağ olsun bu işi Silvan yapabilir demişler. Görüşme sonrası Mehmet Bey şirketimizi ziyaret etti ve teklif çalışması için şartname ve teknik resimler bıraktı. Bir müddet sonra Almanya’da bir döküm fuarı olacaktı. ‘’Teklifinizin neticesini fuarda standınızda değerlendiriz’’ dedi.

Biz de alışılagelmişin dışında bir aksiyon aldık. Sipariş gelmeden parçanın modelini yaptırdık, simülasyon çalışmasını tamamladık ve 30 tane deneme dökümü gerçekleştirdik. Aralarından iki  tanesini de fuara götürdük. Mehmet Bey biraz şaşırdı tabi. Ama bu yaklaşımımız kendisini etkilemiş olacak ki teklifimize olumlu yaklaştılar ve sipariş sürecini hızlandırdılar. 2012 yılından beri Knorr Bremse’ye YHT fren diski ihraç ediyoruz. 2016 senesinde en başarılı tedarikçi ödülüne layık gördüler şirketimizi ve ödül aldık.

Bu sıralarda Knorr Bremse ile şartnamesi ağır katma değerli yeni bir ürünün prototipi üzerinde çalışıyoruz. İnşallah Ekim ayında seri üretime geçeceğiz.

İmes OSB yönetim kurulu başkanımız Sayın İrfan Küçükay ile yakın temasta olan Sanayi ve Teknoloji bakanımız Sayın Mustafa Varank’ın bu gelişmelerden haberi olmuş. Türkiye’de başlayan yeni YHT (yüksek hızlı tren) projesi kapsamında Kocaeli Valisi Sayın Seddar Yavuz ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Büyükakın ile beraber tesisimizi ziyaret ettiler.

Knorr Bremse dışında Almanya’da RWE (Rheinisch-Westfälisches Elektrizitätswerk AG) için açık kömür madenlerinde hizmet veren 13.000 ton ağırlığındaki iş makinalarının yürüyüş takımlarını ve kazıcı uçlarını üretiyoruz. CP Projects firmasının kireç ve kömür öğütme değirmenlerinin içinde bulunan tabla ve küreleri döküyoruz. Açık maden ve mineral proses ekipman üreticisi FAM Magdeburger de müşterilerimiz arasında bulunuyor.

Salgın öncesi duruma dönüş bir yıl sürecek

Peki, mevcut konjonktürde küresel ekonomik seyri nasıl görüyorsunuz?  Salgın dönemi üretiminizi ve uluslararası işbirliklerinizi nasıl etkiledi ; kısa ve orta vadede planlarınızda değişiklikler oldu mu?

Salgın küresel ekonominin seyrini olumsuz etkiledi haliyle. Turizm, havayolları, sağlık, emlak, bankacılık ve otomotiv sektörleri bu durumdan en çok etkilenen sektörler kanımca. Salgın öncesi seviyelere dönüşün bir yıl süreceğini tahmin ediyorum.

Bizim sektör de salgından payını hissedilir derecede aldı malesef. Mart ayından itibaren bir çok dökümhane siparişlerinde %50-70 aralığında kayıplara uğradı. Biz ağırlıklı olarak Avrupa ve Amerika’ya ihracat yapıyoruz, maden, enerji, çimento ve ulaştırma sektörlerine ürün veriyoruz. Amerika’daki salgın ve sosyolojik kaynaklı olumsuz gelişmeler şirketlerin duruşa geçmesine neden oldu. Madenler çalışmaz hale geldi. Petrol fiyatlarının dip yapması da bazı şirketlerin durumunu daha da kötüleştirdi. Almanya’da da benzer gelişmeler oldu. Çoğu firma evden çalışma yöntemine geçmek zorunda kaldı. Havayollarının çalışmaz hale gelmesi, sınırların kapatılması şirketimize yapılacak bazı önemli iş ziyaretlerinin ertelenmesine neden oldu. Bizim satış ekibi de müşteri ziyaretlerini gerçekleştiremedi tabiki. Buna bağlı olarak Nisan-Haziran dönemi üretimlerimiz %50 azalmış oldu.

Bu durum sebebiyle sağlık önlemlerine paralel olarak müşterilerden gelen geri bildirimleri, yarı mamul ürün stoku ve güncel sipariş durumunu da dikkate alarak üretimi yeniden planladık. Sarf malzemesi stoklarını mümkün olduğu kadar asgari seviyede tutmak üzere satın alma sıklıklarını düzenledik. Üretimdeki iç ve dış kaynaklı dar boğazlara süratle çözüm üreterek sevkiyatları hızlandırdık. Nakit akışını istenen düzeyde tutmak üzere döküm hızını makul seviyelerde, diğer üretim süreçlerinin hızına ve teslim tarihlerine uygun bir şekilde ayarladık. Üretimde aldığımız önlemlere paralel olarak kadro sayımızda da düzenlemeler yapıldı. Kadromuzun bir kısmını yıllık izne çıkarttık, bir bölümü için de İŞKUR kısa çalışma ödeneğine başvurduk ve bu destekten istifade ettik.

Haziran ayından bu yana müşteri siparişlerimiz artmaya başladı. Amerika’daki müşterilerimizden ziyaret taleplerimize olumlu dönüşler gelmeye başladı. Ekim ayında çeşitli eyaletlerdeki mevcut ve potansiyel müşterilerimizi ziyaret ederek nabız yoklaması yapmayı planlıyoruz. Düzelme süreci başlamış gibi görünüyor bizim sektörümüz için.

Genç mezunlara tavsiyeler: Zorluklar karşısında çabuk pes etmeyin, dengeli bir hayat kurun

Son olarak, 2020 mezunlarımız kısa bir süre sonra hayata atılacaklar.  Salgın döneminde eğitimden sağlığa, iş hayatından günlük yaşama büyük değişimlerin tecrübe edildiği bu dönemde 2020 mezunlarına engin tecrübeye sahip bir iş insanı olarak neler söylemek isterseniz, çıkacakları kariyer yolculuğunda tavsiyeleriniz neler olur?
 

Mezunlarımıza her dönem için geçerli olacağına inandığım tavsiyeler:

İş başvurusu yapacakları şirketleri öncelikle çok iyi araştırıp tanısınlar. İsabetsiz yapılan tercihler hem işveren hem de çalışan için maddi ve manevi kayıplarla sonuçlanıyor. İşe başladıktan sonra da karşılarına çıkan sorunlardan yılıp hemen pes etmesinler, sorunları çözmek için gayret göstersinler, sabırlı olsunlar.  

İşten ayrılacakları zaman da işvereni mağdur etmeyecek, işlerini zora sokmayacak şekilde yollarını ayırsınlar. Sonuçta şirketler iş başvurusu yapan kişilerin iş ahlakını referanslardan veya başka kanallardan araştırıp öğreniyorlar. Başvuru sahibi hakkında duyacakları en ufak olumsuz bir yorum verecekleri kararı büyük oranda etkiler.

İşe başladıktan sonra ilk yıllarda talepkar bir kişilik izlenimi bırakmasınlar. Önce şirkete adapte olsunlar, görevlerini başarı ile yerine getirsinler ve sağladıkları katkının ölçülebilir bir seviyeye ulaşmasını beklesinler. Eğer doğru bir işyeri seçimi yapmışlarsa işveren zaten bu katkıyı takdir edecektir. Bu noktadan sonra beklentilerini şirketle paylaşarak kariyerlerine yön verebilirler.

Yönetici konumuna ulaşmak isteyen arkadaşlar lider yönetici olma yolunda çaba göstersinler. Bunu başarabilen yöneticiler çalışma arkadaşları tarafından sayılır ve sevilirler. Başarıya giden yolda motivasyonu yüksek bir ekibin desteğini arkalarına almaları hedeflerine daha kolay ulaşmalarını sağlayacaktır.  

Her fırsatta profesyonel kişisel ve mesleki gelişim programlarına katılsınlar, meslekleri ile ilgili gelişmeleri yerli ve yabancı kaynaklı yayınlardan yakından takip etsinler.

Hayatlarını dengeli bir biçimde yaşamaya özen göstersinler, özel hayatlarını arka plana atmasınlar. Aile bireylerine gereken zamanı ayırsınlar, evlerinde huzuru yakalasınlar. İlerleyen yaşlarda sağlık sorunları yaşamamak için sporu ihmal etmesinler. Bu dengeyi iyi kurabilen kişiler kariyer maratonunu başarıyla ve sağlıkla tamamlayacaktır

  • BÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Sabri Altuntaş'ın ziyareti
  • Bakan Mustafa Varank'ın tesisi ziyareti, Temmuz 2020
  • Rıfat Özalp, Avrasya Tüneli inşaatı
  • Silvan Yatırım
  • Knorr -Bremse Ödül Töreni 2016
  • RC'70 ziyareti