Anne yemeğine hasret kalanlar için online yemek platformu
MamaMe, öncelikle Türkiye’deki ev kadınlarının mutfağını genişleterek onlara ek gelir sağlamak üzere yola çıktı. Platformun MaMe olarak isimlendirdiği anneler evde her gün yaptıkları yemekten 3-5 porsiyon fazla yaparak bunu mamame.com.tr adresinden satışa sunuyor. Sağlıklı ve lezzetli yemek arayanlar ise internet adresine girip mahallesinde o gün hangi MaMe’nin ne pişirdiğini görüyor ve gönlüne göre bir menü oluşturuyor. Sonrasında ise siparişler kapgel kuryeleri tarafından taşınıyor.
MamaMe ekibi, platformlarının diğer online yemek siparişi seçeneklerinden farkını şu sözlerle ifade ediyor:
“Ülkemizde ve dünyada dijital platformlarda yemek arz ve talebini buluşturan sayısız örnek mevcut. MamaMe’nin farkı; “anne yemeği” yemek isteyen ama bunun nasıl yapılacağını öğrenmeye üşenen, bu konudaki açlığını dışarıdaki alternatiflerle gidermeye çalışan ama seçenekleri fazlasıyla endüstriyel bulanların derdine derman olması. MamaMe’nin aşçıları evde hali hazırda yemek yapan kadınlar. MamaMe sayesinde ücretsiz olarak hijyen, tadım ve gıda iletişimi eğitimleri alan bu kadınlar, mutfaklarını bir gelir kapısına dönüştürüyorlar. MamaMe, kendi konumunuza en yakın MaMe’lerden, evlerinde pişirdikleri yemekleri uygun fiyata satın alabileceğiniz, bunu yaparken de bir başka evin ekonomisine katkıda bulunduğunuzu hissedeceğiniz bir platform. Öte yandan, MamaMe, ev kadınlarının emeklerinin hakkını veren ve onları eğiten bir kadın kooperatifi-şirket iş birliğine dayanan yenilikçi bir iş modeline sahip.”
Şimdilik İstanbul ile sınırlı olan platformda Ataşehir, Beşiktaş, Beyoğlu, Kadıköy, Kâğıthane, Sarıyer ve Şişli’de hizmet veren kayıtlı 70 MaMe bulunuyor. Sonant Benson da Sarıyer bölgesinin MamaMe ekibine ilk dâhil olan aşçılardan biri. Arkadaşlarının önerisi üzerine MamaMe’den haberdar olan Benson, ekibin bir parçası olmaktan çok keyif duyduğunu şu sözlerle anlatıyor:
“Dahil olduktan sonra çok severek yapmaya başladım bu işi, ne kadar sipariş gelirse o kadar mutlu hissetmeye başladım kendimi ve ‘süper bir iş bu!’ dedim. Normalde emlak danışmanıyım ama o işim şu an ikinci sıraya düştü benim için. Emlak danışmanlığını iş gibi görürken bunu daha çok hobi gibi görüyorum, çünkü çok keyif alıyorum. Yemek yapmak her zaman hobimdi ama bunu MamaMe sayesinde paraya çevirip değerlendirmeye başladım.”
Anne yemekleri olsa da MamaMe’de çalışan kadınlar oldukça farklı profillere sahipler. Hakyemez ekipteki kadınları “ev kadını” olarak nitelendirmenin çok da doğru olmadığını söylüyor:
“ Son dönemde çok fazla büyük şirketlerde orta ve üst düzey beyaz yakalılardan biz Mame olmak istiyoruz, koşullarınız nedir diye mailler gelmeye başladı. Genç emeklilerimiz çok; kariyerlerini yapmışlar, çocukları büyümüş, evde ne yapacaklarını bilemiyorlar. Çünkü çalışmış olan kadın evde kendini değersiz hissediyor. Bir diğer profilimiz eğitimli ama çocuğuna odaklanmış, çok fazla kariyerine odaklanamamış ama artık çocuklar ergenlik dönemine gelmiş daha fazla dışarı çıkıyor ve anneyle organik bağ kopmaya başlamış olan kadınlar. Bu kadınlar bir şeyler yapıp kendilerini oyalamak istiyorlar. Sonant gibi zaten hali hazırda esnek çalışma saatleri olanlar var. MSA gibi mutfak eğitimi veren yerlerden mezun olan kadınlar var, çocukları çok küçük olduğu için restoran işine giremiyor ya da dükkân açması teknik olarak mümkün olamıyor.”
Sonant Benson da çok küçük yaşlardan beri kafe açma hayalini kurduğunu ama bir türlü cesaret edemediğini belirtiyor.
“MamaMe sayesinde bu hayalimi bir nebze olsun karşılayabildim. İnsanların yemeklerimi beğendiklerini görmek beni çok mutlu ediyor. Şu anda düzenli müşterilerim var ve bu durum memnun olduklarını gösteriyor.”
Hakyemez MamaMe kullanıcılarının genelde düzenli siparişler verdiklerini söylüyor.
“Gelen tüketici genelde sistematik şekilde sipariş vermeye başlıyor. Mesela Etiler’de çalışan bir müşteri haftanın her günü aynı lokasyona, ofisine aynı saatlerde sipariş veriyor. Önden sipariş aldığımız için tüketicinin biraz daha planlı olması gerekiyor. Hep ofiste çalışan bir kişi için planlama çok kolaylaşıyor. Beyaz yakalılar önemli bir hedef kitlesini oluştursa da hastalığı olan insanlar da MamaMe’yi tercih edebilir. Özel olarak hastalığın diyetine uygun şekilde annelerimiz o kişiye yardımcı olacaktır. Mesela ben bekâr babaların da bu sistemden yararlanabileceğine inanıyorum. Hafta sonu gelen çocuklara sürekli hamburger yediremezler. Bizden ev yemeği sipariş edebilirler.”
Endüstrileşen ev yemeklerine savaş açan bir alternatif
Anne yemeğine hasret kalan ve yemek yapmaya vakit bulamayan tüketicilere gerçek ev yemeği sunan platform aynı zamanda geleneksel mutfağı da korumayı hedefliyor. MamaMe’nin kurucularından Evrim Tankuş Hakyemez platformun dışarıdan sipariş edilen yemekleri endüstriyel bulanların derdine çözüm bulduklarını şu sözlerle anlatıyor:
“Birçok yerin ev yemeği diyerek restoran ya da endüstriyel gıda sattığı dünyadan sıkıldık. Her yerin taze fasulyesi birbirine benzemeye başladı. Biz anne yemeği seviyoruz. ‘Bütün dünyanın anne yemeği sevenleri birleşin!’ dedik ve annelerin evlerinde çocukları için sevgiyle yaptıkları yemekleri satacakları MamaMe’yi kurduk. MamaMe, MaMelerin evlerinde çocukları için yaptığı yemekleri, daha fazla yapmaları ve başkalarının çocuklarına da göndermeleri için var.” Sistemde Karadeniz, Mardin, Süryani, Yahudi mutfağı gibi birçok mutfağa ait yemeklerin yapıldığını anlatan Hakyemez, “Adana’da insanlar sadece kebap yemiyor. Bir sürü kendine has yemeği var. Bizim dertlerimizden biri de annelerin hâkim olduğu geleneksel ve etnik tatları korumak”
Sonant Benson da neredeyse tüm yemeklerini annesinden öğrendiğini belirtiyor. Daha önce yemek kurslarına da gitmiş olan Benson, daha yeni nesil yemekleri ve gizli kalmış yöresel tarifleri yemek kurslarından öğrenmiş.
“Arkadaşlarım bana süpersonik diyorlar. Sürekli yeni bir şeyler denerim. Boş durduğum zaman çok yoruluyorum. Ne değişik bir yemek yapsam ve kendi tarifimi oluştursam ismi süpersonik oluyor. Bu işi o kadar çok seviyorum ki bir orduyu bile doyurabilirim.”
Siz hiç annenizin yemeğinden zehirlendiniz mi?
“Bizimle çalışmak isteyen MaMeler internet üzerinden ve ofisimizle iletişime geçebilirler. Belirli eğitimlerin ardından çalışmaya başlıyoruz” diyen Hakyemez, özellikle hijyen ve tazelik konusuna çok önem verdiklerini belirtiyor.
Sisteme giren tüm MaMe’ler halk eğitim merkezlerinden hijyen sertifikaları alıyorlar. MaMe’lerin Kadın Kooperatifi ve MamaMe.com.tr’nin müfettişleri de düzenli hijyen kontrollerinde bulunuyorlar. Akıllı yazılım sayesinde her gün şehrin en iyi pazarları, taze ve sağlıklı ürünlerini yerleri belirlenerek MaMe’lere öneriliyor. Yani annelerin kullandığı yağlar, etler ve tüm ürünler standardı belli yerlerden alınıyor. MaMe’ler pişirdikleri yemekleri Sağlık Bakanlığından onaylı sızdırmaz bir nevi modern sefer taslarının içine koyuyor. Kaplar da Karadenizli bir kadın girişimcinin üretimi olan beyaz filelere konuluyor.
Hijyen standardını tutturma konusunda tüketicilerden çok soru aldığını söyleyen Hakyemez “siz hiç annenizin, teyzenizin ya da komşu teyzenizin yemeğinden zehirlendiniz mi?” diye soruyor ve “herkes bu zamana kadar en az bir kez dışarıda yediği yemekten zehirlenmiştir” diye ekliyor. Yine de MamaMe ekibi bu durumlar için de bir strateji geliştirmiş:
“Küçük sos kaplarına anneler yemeklerinden ayırıyorlar. Herhangi bir zehirlenme ihtimaline karşı şahit numune olarak onu gönderiyoruz. Kendi kendimizi koruma sistemi geliştirdik bu şekilde.”
Benson ise sipariş geldikten sonra kendi özenli hazırlanma sürecini şu şekilde anlatıyor:
“Bana önce telefonumdan mesaj geliyor. Hemen alışverişe gidiyorum. Ben biraz fazla menü koyuyorum, herkes bilir bunu, 20 porsiyon 10 çeşit yemek falan. Tüm malzemeler olmayabiliyor evde, hemen koştura koştura markete gidiyorum. En güzellerini seçerim her zaman, oradaki sebzeleri beğenmezsem başka markete gidiyorum, hiç üşenmem. Eve dönünce düzenli bir şekilde tek tek yapıyorum yemekleri. O yüzden benim 12 saat bile sürer on yemeği hazırlamam. Birkaç yemek birden yapmayı sevmem, teker teker yaparım, biri bitince tadına bakarım güzel olmuşsa diğerine geçerim. Şikâyet gelmesini asla istemediğim için çok özenli çalışırım. Geçen hafta bir tiramisu faciam oldu. Kaba koyarken tiramisu ezildi, hiç üşenmeden gecenin bir yarısı açık olan bakkal bulup malzemeleri alıp tekrar yaptım.”
Yapay zekâ destekli paylaşım ekonomisi
MamaMe’nin sistemine yapay zekâ destekli yazılım geliştiren ve teknoloji tarafını yöneten Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Pınar Yolum, Cook-Comp isimli yazılımın ilerleyen zamanlarda sistemdeki aşçılara ve kullanıcılara menü önerileri sunacağını belirtiyor. Yolum’a göre, bu yazılım sayesinde “tüketiciler istediklerini daha kolay bulurken, anneler de daha fazla kazanç elde edecek”.
Bir diğer ekip üyesi Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker ise sistemin iş geliştirme tarafıyla ilgileniyor. MamaMe’nin güven ve paylaşım ekonomisine dayalı bir platform olduğunun altını çizen Toker, sistemin insanların birbirine yardım etmesi konsepti üzerine kurulu bir konukseverlik ağı olan ‘Airbnb’ mantığına dayandığını söylüyor ve ekliyor: “Bizde her şey güven üzerinden yürüyor.”
Peki anne olmayanlar da Mame olabilir mi? Hakyemez, “Elbette. Anne yemeği yapan her kadın hatta üstelik erkeklere kapalı olmak gibi bir politikamız da yok erkek adaylar da MaMe olmak için başvuruyorlar” diyor ve hemen başvurmalarını öneriyor. Sistem optimuma ulaştığında MaMe’lerin ayda 4 bin TL’ye yakın gelir elde etmesi öngörülüyor.
Haber: Gökçe Büyükbayrak
Fotoğraflar: Talat Karataş