Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Umut Şahin, Gilead Fellowship Ödülü’nü aldı

HIV’den sıtmaya enfeksiyon hastalıkları toplum sağlığı açısından çok önemli bir sorun oluşturuyor. Bu tür hastalıklar tedavi edilmezlerse ölüme kadar gidebilen sonuçlara yol açabiliyor. Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Umut Şahin HIV enfeksiyonuna yol açan virüsün organizmaya girdikten sonra yarattığı etkileri inceleyen araştırma projesiyle Gilead Türkiye Fellowship 2016 ödülüne değer bulundu.

Umut Şahin, "HIV enfeksiyonunda virüsler ve konak hücre arasındaki genetik ve biyokimyasal etkileşimler' alt konulu proje kapsamında yürüttükleri araştırmanın ileriki safhalarında HIV enfeksiyonunu tümüyle yok etmek üzere yeni ilaçlar geliştirilme yolunun açılacağını belirtti.

1999 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden mezun olan Umut Şahin, kanser biyolojisi ve genetiği, hedefli terapiler ve protein biyokimyası üzerine çalışıyor.

Doktora ve doktora sonrası çalışmalarını New York (2000-2007, Memorial Sloan-Kettering Cancer Center) ve Paris’te (2008-2016 Pasteur Enstitüsü, INSERM, CNRS) yürüttükten sonra 2016 senesinde Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüş yapan Şahin, Fransa’daki doktora sonrası çalışmalarında HIV’nin yakın akrabası olarak da bilinen, aynı zamanda bir tür lösemiye yol açan HTLV virüsünü inceledi.

Çalışmalarıyla lösemiye yol açan bir kanser türünü yok etti

Kemoterapiye olumlu cevap vermeyen bir kanser türüne yol açan HTLV virüsü üzerinde kullandıkları ilaç kombinasyonlarıyla enfeksiyonu tamamen ortadan kaldırdıklarını ve söz konusu kanser türünü yok ettiklerini ifade eden Şahin, dünyada bir virüs üzerinde bu tekniğin ilk defa uygulanmış olduğunu ve literatüre bu alanda örnek kazandırdıklarını vurguladı.

HIV virüsünün HTLV virüsüne çok benzediğini ve bu benzerlikten hareketle yeni projelerinde HIV enfeksiyonu üzerinde çalışmaya karar verdiklerini ifade eden Umut Şahin, HIV’nin 1990’ların ortasından itibaren ilerleyen tedavi yöntemleriyle günümüzde artık ölümcül bir nitelik taşımadığını ifade etti.

HIV enfeksiyonunun artık kolaylıkla kontrol altına alınabilmiş olmasına rağmen tamamen ortadan kalkmadığını da ekleyen Şahin, ‘’Günümüzde HIV’de çok etkili bir tedavi yöntemi söz konusu. Enfekte olmuş bireylerde üç ayrı ilaç kombinasyonu ile virüsün çoğalmasını tamamen durdurmak mümkün. Hali hazırda günümüzde piyasada onlarca farklı kombinasyonda HIV enfeksiyonu ilacı var. Ancak bazı bireylerde farklı nedenlerden ötürü direnç gelişiminin bir problem olarak devam ettiği de görülüyor. Dolayısıyla bir yandan da yeni ve daha etkili ilaçların geliştirilmesi gerekiyor, tıpkı antibiyotik tedavilerinde olduğu gibi…

Biz yeni projemizde bir hücresel mekanizmanın HIV tarafından nasıl bozulduğunu araştıracağız. Bunu anlayabilirsek, durumu tamamen tersine çevirebilecek, enfeksiyonu baskılayabilecek ve şu anda piyasada mevcut olmayan yeni tedaviler geliştirilmesinin yolunu açabiliriz’’ diye ekledi.

HIV tedavisinde yeni ilaçlar geliştirilme yolu açılacak

Bahsi geçen proje kapsamında, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü bünyesindeki Post-translasyonel Modifikasyonlar Araştırma Laboratuvarı olarak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Fehmi Tabak ve Doç. Dr. Birgül Mete ile de işbirliği içinde çalışacaklarını belirten Şahin, projenin hedeflerine dair ise şu bilgileri verdi:

‘’Vücudumuzda hücreleri oluşturan binlerce farklı işlevde protein mevcuttur. Hastalıklar bu proteinlerin bir veya birkaçının işlevinin bozulmasıyla ortaya çıkar. Bu işlevler genetik nedenlerle bozulabildiği gibi enfeksiyonlar sonucu da bozulabilir. Proteinlerin işlevlerinin kontrol edilmesi bu nedenle çok önemlidir. Bu bağlamda, SUMO (small ubiquitin-like modifier) proteini, yaşamımız için çok gerekli olan ve hücre içindeki başka proteinlere bağlanarak onların fonksiyonunu kontrol eden bir proteindir.

2014 yılında Fransa’da yayımladığımız bir makalede bu proteinin hücrenin patojenlere karşı doğuştan gelen bağışıklığı için büyük önem taşıdığını gösterdik. Bağışıklık için bu kadar önemli olduğu için, patojenler bu proteini yok etmeye çalışıyorlar. Biz bahsi geçen projemizde enfekte olmuş bireylerde HIV virüsünün SUMO proteinini yok edip etmeyeceğini incelemeyi amaçlıyoruz. Eğer yok etmeye çalışırsa, işlemi tersine çevirmek veya engellemek adına, bu alanda var olan ilaç repertuarına yeni bir ilaç eklemek yönünde çalışmalarımızı sürdüreceğiz’’.

Uzmanlık alanı kanser genetiği olan Umut Şahin ayrıca, ALS, merkezi sinir sistemi kanserleri gibi farklı hastalıklara dair çalışmalarının da devam ettiğini sözlerine ekledi.

Gilead Sciences Hakkında

Amerikan biyoteknoloji şirketi Gilead Sciences 1987 yılında Kaliforniya’da kuruldu1 2. 2015 senesinde Fortune Magazine tarafından Apple, Google, Amazon ve Tesla Motors ile beraber dünyanın en yenilikçi 10 şirketi arasında gösterilen Gilead aynı zamanda dünyaya yön verecek şirketler listesinde de ilk 5 sırada bulunmakta3 4. Gilead yakın geçmişte Hepatit C enfeksiyonunun kesin tedavisini Harvoni ve Sovaldi isimli ilaçlarla markete sundu. Gilead portfolyosunda aynı zamanda bir çok başarılı HIV antiretroviral ilacı ve kronik lemfositik lösemi (kan kanseri) ve non-Hodgin lemfoma (lenf kanseri) tedavilerinde kullanılan Zydelig isimli ilaç da bulunmakta.

Gilead Sciences Kaliforniya kampüsünde yürüttüğü Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra ABD, İngiltere, İtalya, İspanya, Avustralya gibi ülkelerde hematolojik kanserler (kan kanserleri), lenf kanserleri, HIV ve Hepatit enfeksiyonları üzerine çalışan araştırmacıları ‘Gilead fellowship’ kapsamında desteklemekte. Araştırmaları Gilead tarafından desteklenmeye layık görülen grup liderlerine ‘Gilead fellowship’ ödülü kapsamında araştırma fonu veriliyor. Gilead ürünlerinin Türkiye pazarına girmesini takiben fellowship programı 2013 senesinden beri Türk araştırmacıların başvurularına da açıldı.

Umut Şahin Hakkında

Yayınladığı makaleleri 1000’in üzerinde atıf almış Umut Şahin’in uzmanlık alanları kanser biyolojisi ve genetiği, hedefli terapiler ve protein biyokimyasıdır.

Umut Şahin’in araştırmalarını yürüttüğü Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü bünyesindeki ‘post-translasyonel protein modifikasyonları’ laboratuvarında aynı zamanda hücresel SUMO sisteminin merkezi sinir sistemi kanserleri ve nörodejeneratif hastalıkların patojenezini nasıl etkilediği ve bu sistemin genetik ve farmakolojik manipülasyonunun potansiyel terapötik etkileri araştırılıyor. ABD, İngiltere, Fransa ve Çin Halk Cumhuriyeti’nde konunun uzmanı laboratuvarlarla ortak yürütülen çalışmaların nihai hedefi hücresel SUMO sistemini kimyasal veya genetik olarak yeniden programlayabilmek ve bunun sonuncunda hücreleri ve organizmaları çeşitli kanser türlerine, nörodejeneratif ve enfeksiyon hastalıklarına daha dirençli hale getirebilmek5.

Umut Şahin ve bahsi geçen projeler aynı zamanda Avrupa Moleküler Biyoloji Organizasyonu (EMBO) ve Bilim Akademisi tarafından da destekleniyor.

Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü bünyesindeki Post-translasyonel Modifikasyonlar Araştırma Laboratuvarı hakkında daha detaylı bilgiye www.ptm.boun.edu.tr sayfasından erişilebilir.

 

  1. www.gilead.com

  2. https://en.wikipedia.org/wiki/Gilead_Sciences

  3. http://fortune.com/2015/12/02/50-most-innovative-companies/

  4. http://beta.fortune.com/change-the-world/

  5. Sahin et al, 2014, J Pathol