Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nın 80’lerdeki efsane kadrosu sahnelere dönüyor!

80’lerin ortalarında BÜO’da birlikte tiyatro yapmış, aynı sahnenin tozunu yutmuş isimlerden oluşan bir grup Boğaziçili oyuncu, yıllar sonra bir araya geldi. Yeniden tiyatro yapmaya başlayan BÜO’lular ile birlikte aynı zamanda İstanbul sanat hayatına Art Niyet adıyla yeni bir tiyatro ve gösteri sanatları topluluğu da katıldı.

Art Niyet topluluğunu kuran ve bir dönem Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları şemsiyesi altında birlikte sanat üretiminde bulunan eski BÜO’lular yıllar sonra, absürt tiyatronun önde gelen ismi Eugène Ionesco’nun 'Kel Şarkıcı'sını, sıradışı ve öncü işleriyle tanınan yazar ve yönetmen Kerem Kurdoğlu’nun yönetiminde sahneye taşımaya hazırlanıyorlar. Oyun, prömiyerini 21 Kasım’da Boğaziçi Üniversitesi’nde Demir Demirgil Sahnesi’nde yapacak.

Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları olarak 1980’lerde birlikte çalışan bir grup oyuncu, yaklaşık 30 yıl sonra buluştu ve birlikte yeni bir tiyatronun da temellerini atmaya karar verdi.

Boğaziçi Üniversitesi mezunları olarak yıllar öncesinde üniversitede sahneye koydukları oyunlarla yaratıcı heyecanı paylaşan bu isimler 30 yıl sonra yeniden buluştu ve İstanbul merkezli bir sinema ve gösteri sanatları topluluğu olarak yeni projelere soyundu. Bu projelerin ilki çok yakında prömiyerini Boğaziçi Üniversitesi’nde yapacak olan ‘’Kel Şarkıcı’’ adlı oyun olacak. Eski BÜO’lular Kerem Kurdoğlu, Özden Karakışla ve Aydın Soysal ile oyun öncesi buluştuk; heyecanlarını paylaştık.

Art Niyet’in tohumlarının ilk defa Boğaziçi’nde bir dönem tiyatro yapmış ekip arkadaşları arasında bir WhatsApp grubu oluşmasıyla atıldığını belirten yönetmen Kerem Kurdoğlu, isim koyma hikayesini şöyle anlatıyor:

’Aygen Tezcan WhatsApp grubunu oluştururken, aynı grupta yer alan sinema eleştirmeni arkadaşımız Mehmet Açar, Aygen'in bu girişiminde bir 'art niyet' olduğu tespitini yapıyor. Art niyetin ne olduğu da belli: yeniden birlikte tiyatro yapmak. Biz de Mehmet Açar'ın bu ifadesini çok sevdik ve sahiplenerek grubun adı yaptık. Bu arka planın yanı sıra kavramın çağrışımları da yapılan işle çok iyi örtüşüyor. 'Art Niyet' genelde sanat eserinin yüzeydeki görüntüsüyle ardındaki anlam ve çağrışım katmanları ilişkisini iyi ifade eden bir terim.’’

30 yıl aradan sonra Boğaziçi’nde yine aynı sahneyi paylaşacak olan ekip, yeniden birlikte tiyatro yapacak olmanın ayrı bir mutluluk olduğunu belirtiyor. Yönetmen Kurdoğlu ‘’Her beden ayrı bir enstrüman. Yaş da bu enstrümanları birbirinden farklılaştıran önemli niteliklerden biri. Çoğu seyircinin şaşıracağı enteresan bir enerjisi, çocuksu bir olgunluğu var bu kadronun’’ diye ekliyor.

Peki, neden Ionesco ve onun en çok yorumlanan oyunlarından biri olan Kel Şarkıcı? Kurdoğlu bu seçimi şöyle anlatıyor:

‘’Kel Şarkıcı’nın ne kadar güçlü bir mizah duygusuna sahip olduğunu fark etmem ve bunun çok kıymetli bir şey olduğunu anlamam, uzun yıllarımı aldı. O zamandan beri de, özellikle yirminci yüzyılda yazılmış modern tiyatro klasiklerini bir seri olarak sahnelemek projesi dolanıp duruyordu kafamda. Çok uzun yıllar önce birlikte tiyatro yapmış olduğum arkadaşlarımla tekrar bir araya gelip Art Niyet'i kurduğumuzda, bu projeyi önerdim. Projenin ilham kaynağı olan Kel Şarkıcı, sahneleyeceğimiz ilk oyun olarak seçildi.

Çağdaş tiyatronun gelişim sürecinde çığır açıcı bir yapı taşı niteliğindeki bu oyun, doğal olarak birçok farklı okumaya, birçok farklı anlamlandırmaya da maruz kalmış. Ben dahil hepimiz, çok derin anlamlar bulmuşuz oyunda. Kanımca bu oyunun ne kadar güçlü bir mizah içerdiğinin önemini yeterince göremedik. Komedi dediğimizde ilk aklımıza gelen 'seyirciyi güldürmeye çalışmak' anlayışına benzemiyor bu oyundaki mizah duygusu. Çok daha derin etkisi olan, çok daha kalıcı bir mizah anlayışı var burada.

Kel Şarkıcı hakkında okuduğum her şeyi unutarak, bu oyunun niçin bana bu kadar büyük bir keyif verdiğini düşünüyorum. Bu oyunda gördüğüm şeyin sanayi toplumuna veya modern insana özgü olup olmadığından bile emin değilim. Çok daha geniş zamanlı tespitler var gibi geliyor bana. “Gerçekçi” birçok oyundan çok daha gerçek bir şeyler var bu oyunda. Ben Kel Şarkıcı'ya baktığımda, birbirinden komik insanlar ve durumlar görüyorum. Ve gördüğüm her şey gerçek hayattan bildiğim hallere çok benziyor. O insanları zavallı veya aptal bulmuyorum. O insanlarda kendimi görüyorum. O insanlarda sevdiğim insanların farklı hallerini görüyorum. Ben o insanları sevimli buluyorum. Ve fark ediyorum ki, Homo Sapiens dediğimiz tür, çok komik bir yaratık. En büyük komikliği de, kendini çok ciddiye alması’’.

Art Niyet olarak bundan sonraki sanat çizgilerinin ne olacağına dair ise şu ipucunu veriyor: ‘’Ben kendi adıma üst katmanda dinamik ve mizah duygusu yüksek bir hikâyenin herkes tarafından takip edilebildiği, alt katmanlarda diğer felsefi ve düşünsel katmanların, anlam ve etki katmanlarının aktığı bir sanata inanıyorum ve öyle bir tiyatro yapmaya çalışıyorum.

Gerçeklik ile sanatın ilişkisi zaten bir 'transpoze' ilişkisidir. Sen bir şey görürsün ve onu ifade etmek için onu hayatta olmadığı şekilde gösterirsin ki algılanabilir hale gelsin. Aslında her sanat akımı zaten bunu yapar. 'Gerçekçi' dediğimiz edebiyat ve sanat akımları bile aslında gerçeği olduğu gibi, hiç dokunmadan aktarmaz. Bunu bize en iyi anlatan Duchamp. Ben bir pisuarı alıp buraya, bir kaide üzerine koyduğumda o artık benim seçimim, benim bakış açımdır ve bir sanat eseridir diyor. Onun için ben yaptığımız tiyatroyu çok yüksek sanat olmayan, sıradan seyircinin algısını hedefleyen ama ticari komedi gibi bir etikete de kolay kolay sığmayacak, türsüz bir tiyatro olarak tanımlayabilirim’’.

Aslıhan Eraltan, Aydın Soysal, Aygen Tezcan, Aykut Altın, Hasan Uzma ve Özden Dilek Karakışla’nın oyuncu olarak yer aldıkları Kel Şarkıcı’nın tasarım danışmanlığı Naz Erayda, dekor ve kostüm tasarımı Maya Kurdoğlu, ışık tasarımı Levent Soy, hareket tasarımı Zeynep Günsür, müzik ve ses tasarımı Çağdaş Yarman ve dramaturjisi Şevki Evrendilek imzasını taşıyor. Projeye dış ses kaydıyla tanınmış tiyatro sanatçısı Tilbe Saran da destek veriyor. Yönetmen yardımcılıklarını ise Buse Sosyal, Elifnaz Girgin üstleniyor. Oyun, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki prömiyerden sonra 30 Kasım’da Sahne Pulcherie’de, 11 Aralık’ta Moda Sahnesi’nde seyirci ile buluşacak.