Boğaziçi’nde Japonya rüzgârı esti

Boğaziçi Üniversitesi, 21. yüzyılda Japonya’nın küresel konumunu Meiji Restorasyonu’nun 150. yıldönümü kapsamında ele alan “Japan in the Global 21st Century: Retrospectives and Challenges on the 150th Year Anniversary of the Meiji Restoration” konferansına ev sahipliği yaptı. 22-23 Haziran 2018 tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi tarafından düzenlenen konferansa Türk ve Japon yetkililer ve uzmanlar katkı verdi.

Japonya’da 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan; Japonya’nın modernizasyonunun ve bu yönde gerçekleştirdiği reformların başlangıç noktası olarak kabul edilen Meiji Restorasyonu’nun (1868-1912) 150. yıldönümü kapsamında Boğaziçi Üniversitesi, geçmişten bugüne Japonya’nın ekonomik, endüstriyel, sanatsal ve kültürel dönüşümünü merkeze alan bir konferans düzenledi. Konferansın karşılama konuşmasını Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan yaparken; açılış konuşmalarını ise Türkiye Tokyo Büyükelçisi Murat Mercan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Murat Yavuz Ateş ve Japonya’nın İstanbul Başkonsolosu Norio Ehara gerçekleştirdi.

Konferansın karşılama konuşmasını yapan Rektör Özkan, tüm katılımcıları selamlamasının ardından “Bu prestijli ve ilgi çekici etkinliğe ev sahipliği yaptığımız için mutluyum. Konferansın Japonya-Türkiye ilişkilerine kültürel, ekonomik ve akademik yönden katkı sunacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Etkinliğe video konferans yoluyla katılan Murat Mercan ise “Dünya, yalnızca politik olarak değil ekonomik olarak da sürekli değişiyor. Türkiye ve Japonya ise yeniliklere hazırlıklı olması gereken ülkeler. Bu ülkelerin karşılıklı olarak ekonomik, kültürel ve siyasi işbirliğini arttırması için bu gibi etkinliklerin daha sık yapılması gerekiyor. Umarım bu etkinliğin Tokyo ayağını da yapmak mümkün olur” yorumunu yaptı.

“Ekonomik ve kültürel yönden yakınlaşma potansiyelimiz çok yüksek”

Mercan’ın ardından söz alan Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Murat Yavuz Ateş ise Türkiye ve Japonya’nın gerek politik gerekse ekonomik anlamda hiçbir önemli sorun veya anlaşmazlığının bulunmadığını ifade ederek, “Japonya ve Türkiye ilişkileri köklü ve dayanışmaya dayalı. Türk toplumu için de Japonya özel bir yere sahip. Türk toplumun Japonya’ya olan sempatisinin üç temel sebebi olduğunu düşünüyorum. Birincisi, ülkeler Asya kıtasının iki ayrı ucunda yer alsalar da kültürel olarak büyük benzerliklere sahip. İkinci olarak, birçok önemli tarihsel durumda ve felaketlerde iki ülkenin dayanışma içinde olduğu gözlenebiliyor. Üçüncü ve son olarak ise Türkiye Japonya’nın başarı hikâyesini daima dikkatlice gözlemliyor. Zira Japonya, Doğu’dan bir başarı hikâyesi ve Meiji Restorasyonu ile başlayan modernleşme sürecinin Türkiye ile benzerlikleri var” ifadelerini kullandı. Ateş, Türkiye ve Japonya arasındaki ekonomik ve kültürel yakınlaşma potansiyelinin çok yüksek olduğunu ve 2024’te Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin 100. yıldönümünün kutlanacağını kaydederek, bu konferansın da bu yakınlaşmaya bir vesile olmasını umduğunu belirterek sözlerini sona erdirdi.

“Japonya, Osmanlı’nın kapitülasyonlar dönemindeki deneyiminden faydalandı”

Konferansın açılış konuşmalarının sonuncusunu ise Japonya İstanbul Başkonsolosu Norio Ehara yaptı. Türkiye’de olduğu süre içerisinde Japonlara karşı özel bir ilginin olduğunu sürekli olarak fark ettiğini belirten Ehara, bunun nedenini anlamak için daha fazla akademik çalışmaya muhtaç olunduğunu belirtti. “Japonların da Türklere bakışı farklı değil. Japonya, Osmanlı’nın maruz kaldığı kapitülasyonların benzerlerine maruz kalmış bir ülke olduğu için bizim de Türk deneyiminden faydalanmamız gerekti” diyen Ehara, “Atatürk de Meiji Restorasyonu’na saygı duyan ve onu iyi inceleyen bir liderdi. Ulus inşası sürecinde Japon ulus inşasını dikkatle inceledi. Ülkeler karşılıklı olarak birbirinin tarihsel benzerliklerine ilgi gösteriyor ve bunlardan faydalanıyor” ifadelerini kullandı. Ehara, konferansın hem Türk-Japon ilişkilerini geliştirmesini; hem de alanda yapılan akademik çalışmalara katkı sunmasını umduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırdı.

Konferansın ilk gününde yetkililerin yanı sıra Japon yazar Unuhiko Yomota da Japon Sinemasında Meiji Restorasyonu’nun temsillerini ele aldığı bir konuşma yaptı. Birçok filmden kesitler göstererek konuyu inceleyen Yomota, Meiji Restorasyonu’nun Japon Sinemasının gelişimindeki rolünü, restorasyonun Japon sinemasındaki sembollerini ve işleniş biçimini detaylı olarak masaya yatırdı.

Konferansın ikinci günü ise iki oturum şeklinde düzenlendi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Selçuk Esenbel’in üstlendiği günün ilk oturumunda Japonya tarih, siyaset ve toplum yönünden uzmanlarca incelendi. İlk konuşmasını Tokyo Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Sonoda Shigeto’nun yaptığı oturumda, Shigeto; Japonya menşeili Galapagos Sendromu ekseninde Japonya sosyolojisinde yerelleşme paradoksuna odaklandı. Oturumun konuşmacılarından bir diğeri Keio Üniversitesi öğretim üyesi Yuichiro Shimuzi ise Meiji Restorasyonun sonucunda Japonya’da insan kaynakları politikalarındaki yenileşmeyi incelediği bir konuşma yaptı. Tokyo Üniversitesi öğretim görevlisi Naofumi Nakamura Japonya’da Meiji Restorasyonu’yla birlikte ortaya çıkan bir fenomen olan teknolojik gelişmelerde devletin etkisini incelediği oturumun son konuşmasında, erken dönem Meiji Japonyasında demiryolları ile hükümet ilişkini mercek altına aldı.

Günün ikinci oturumunda ise Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Öncü’nün moderatörlüğünde ve Tokyo Üniversitesi öğretim üyeleri Takuji Okamoto, Takafumi Koseki ile Japonya’da entelektüel mülkiyet alanında çalışan bir şirket olan Nagato & Partners’dan Kanji Inoue’nin katılımıyla Japonya’da bilim, teknoloji, patent yasaları ve endüstri birçok yönüyle ele alındı.

 

Haber: Sinan Cem Deveci / Kurumsal İletişim Ofisi

Fotoğraflar: Kenan Özcan