Boğaziçi'nde ''Kore Dalgası''

Boğaziçi Üniversitesi, Güney Kore Başkonsolosu Cha Young-Cheol’un verdiği “Kore Dalgası” (Korean Wave) başlıklı konuşmaya ev sahipliği yaptı. Başkonsolos Young-Cheol, Boğaziçililere K-Film, K-Drama ve K-Pop gibi akımlarla özellikle genç nesiller arasında global bir popülarite yakalayan ‘Kore Dalgası’nı anlattı.

Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi’nin organizasyonuyla 12 Ekim’de düzenlenen ‘Kore Dalgası’ konferansında Güney Kore Başkonsolosu Cha Young-Cheol’u ağırladı. Konferansta, Başkonsolos Young-Cheol; özellikle 2000’li yıllar sonrasında global bir trend haline gelen ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla genç nesiller arasında fazlasıyla popülerleşen Kore menşeili film, dizi ve müzik yapımlarını tanımlamak için kullanılan Kore Dalgası’nın geçmişten bugüne serüvenini anlattı.

Konferans, Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Arzu Öztürkmen’in kısa açılış konuşmasıyla başladı. Başkonsolos Young-Cheol’u konuk etmekten duyduğu mutluluğu ifade eden Öztürkmen, Kore kültürünün Türkiye’de de genç nesiller arasında çok daha fazla tanınır hale geldiğini vurguladı.

Güney Kore Başkonsolosu Young-Cheol ise Boğaziçi Üniversitesi’ne ilk kez geldiğini, manzara ve mimari yapıdan çok etkilendiğini söyleyerek başladığı konuşmasını Boğaziçililere Kore Dalgası’nı tanıtarak sürdürdü. Kendisinin ve akranlarının gençken efsanevi İngiliz müzik grubu Beatles’ı dinlediğini, ancak bugün İngiltere’de milyonlarca gencin Güney Kore menşeili pop müzik türü olan K-Pop’ı takip ettiği bir döneme gelindiğini aktaran Young-Cheol; bu durumu anlayabilmek için Kore Dalgası’nın ve Güney Kore’nin serüveninin bilinmesi gerektiğini ifade etti. Kore yapımı dizileri ifade etmek için kullanılan K-Drama türünün 1990’lar ve 2000’ler başında Vietnam ve Singapur gibi Asya ülkelerinde hali hazırda yaygınlaştığına dikkat çeken Young-Cheol, “Ancak bugün Tahran’da bile bir K-Drama’nın reyting oranının %90’a kadar geldiği bir dönemden bahsediyoruz” diyerek Kore Dalgası’nın global popülerleşme trendine dikkat çekti.

“Globalleşme ve sosyal medya olmaksızın Kore Dalgası mümkün değildi”

Güney Kore tarihi ve kültüründen bahsederek devam eden Young-Cheol, Kore Dalgası’nın oluşabilme koşullarının 1980’ler sonrasında yaşanan globalleşmeden, Güney Kore tarafından uygulanan ithal ikameci ekonomiden, Batı kültürünün Güney Kore tarafından sahiplenilmesinden ve son olarak teknolojik gelişmelerden bağımsız düşünülmesinin mümkün olmadığının altını çizdi. Kore Dalgası’nın yükselişini bir diplomat gözüyle incelediğini vurgulayan Young-Cheol, 1980 sonrası yaşanan ekonomik ve kültürel globalleşmeyi sinerji etkisi olarak tanımlayarak, Kore Dalgası’nın kesinlikle Kore sınırları içindeki farklı kültürlerin bir yansımasından ibaret olmadığını, Batı kültürü ile Kore kültürünün bir tür karışımının ürünü olduğunu belirtti.

YouTube, Twitter, Facebook gibi sosyal medya platformlarının küresel düzeyde yaygın kullanımı olmaksızın Kore Dalgası gibi bir olgudan bahsetmek imkansız olurdu” diyen Young-Cheol, “1950-80 yılları arasında Güney Kore’de Amerikan kültürünün etkisi fazlasıyla hissedildi. 1980’lerden sonra ise Güney Kore, Batı kültürünü de içeren yeni bir ‘melez kültür’ün ortaya çıkışına sahne oldu” ifadelerini kullandı. K-Film, K-Drama ve K-Pop türlerinde dünya çapında ün kazanmış örnekler sunan Young-Cheol, Kore Dalgası’nın Batı ile Kore etkileşimi sonucu ortaya çıkan melez kültür sayesinde endüstriyel bir üretim olarak popülerleşebildiğini belirtti.

“Neden Türk Dalgası da olmasın?”

Sadece İstanbul’da 200 bin gencin Kore Dalgası’nın etkisinde olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden Young-cheol, Türkiye’de çok fazla gencin Kore Dalgası’nı takip ettiğini, Türkiyeli birçok gencin Güney Kore’ye seyahat ettiğini ve Güney Kore’de düzenlenen K-Pop yarışmalarında ödül kazanan Türk gençler bile olduğunu vurguladı.

Birçok araştırmacıya göre Asya’nın ekonomik yükselişin yanı sıra zaman içerisinde kültürel anlamda da global bir yükseliş yaşamasının mümkün olduğunun belirtildiğini aktaran Young-Cheol, “Dünyada Asya kültürüne, felsefesine ve edebiyatına da artan bir ilgi var. Örneğin yarın Çin Dalgası da mümkün. Türkiye stratejik olarak çok önemli bir ülke. Doğu ile Batı’nın hem kültürel hem de coğrafi köprüsü görevi görüyor. İlerleyen yıllarda neden Türk Dalgası da olmasın?” ifadelerini kullandı.

Haber: Sinan Cem Deveci, Fotoğraflar: Talat Karataş / Kurumsal İletişim Ofisi