Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Derin Teknoloji Üssü'nün ülkemizin araştırma, geliştirme, yenilik ekosistemine çok önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.”

Boğaziçi Üniversitesi Bilim, Teknoloji ve Araştırma Binası’nın 10 Haziran’da Kandilli Kampüsü’nde düzenlenen açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Derin teknoloji üssü" adı verilen binanın Türkiye’nin araştırma, geliştirme, yenilik ekosistemine çok önemli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ar-Ge’ye yönelik çalışan kuluçka merkezlerine ayrılan merkezin üretilen bilgiyi teknolojiye dönüştürerek Türkiye’ye güç katacağını belirtti. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise Boğaziçi Üniversitesi’ni Türkiye’nin Ar-Ge ekosisteminin parlayan yıldızı olarak tanımladı.

Boğaziçi Üniversitesi Bilim, Teknoloji ve Araştırma Binası 10 Haziran’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ile Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’nin katılımıyla açıldı. Sağlık, biyoteknoloji, fizik ve enerji gibi birçok alanda gelişmiş laboratuvarlarda Ar-Ge çalışmalarının yapılacağı ve bu alanlardaki girişimlerin destekleneceği merkez sayesinde Türkiye’nin araştırma-geliştirme ile girişimcilik ekosistemine güç katılması hedefleniyor. Açılış töreninin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bilim, Teknoloji ve Araştırma Binası’nda yer alan gelişmiş laboratuvarları gezerek, uzmanlardan güncel Ar-Ge faaliyetleri hakkında bilgi de aldı.
    
“ÜLKEMİZİN YÜZ AKI TEKNOLOJİ MARKALARINDAN BİRİ OLACAKTIR”

Açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi özgün araştırma faaliyetleri konusunda da gerçek kapasitesini kullanmaya adım adım yaklaştığını vurguladı. Ar-Ge faaliyetlerine yönelik çalışan kuluçka merkezlerine ayrılan merkezin üretilen bilgiyi teknolojiye dönüştürerek ülkeye güç katacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin iklim değişikliği ve çevrenin korunmasıyla sıfır atık hedefine de destek verecek doğal kaynakların etkin kullanımına yönelik çalışmalar bu birimde yürütülecektir. Desteklenen bir diğer çalışma da sağlık sektörüne yönelik ilaç, aşı, tıbbi cihaz üretimi yapan KOBİ'lere yönelik araştırma geliştirme destek laboratuvarları projesi. Bu çalışmaların gerçekleştirileceği yaşam bilimleri merkezimiz, sahip olduğumuz altyapı ve nitelikli insan kaynağıyla ülkemizin yüz akı teknoloji markalarından biri olacaktır. Hem ülkemizde hem dünyada sağlık sektörünün hızla gelişmeye devam etmesi, bu tür çalışmaları daha da önemli hale getirmektedir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde sağlık sektörünün de en az savunma sanayisi kadar kritik öneme sahip olduğuna da dikkat çekti. Sağlık sektörünün ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla karşılayarak hem cari açığı azaltmak hem de bu tür ürünlerin ihracatını geliştirmek istediklerini söyledi.

Merkezden hizmet alacak KOBİ'lerin, akademisyenlerin ve araştırmacıların desteğiyle kısa sürede büyük ölçekli firmalarla rekabet edebilecek seviyeye çıkacağına inandığını vurgulayan Erdoğan, derin teknoloji üssünün ayrıca kömürden doğal gaz üretimi, deprem acil müdahale sistemi ve deprem güvenliği, genetik araştırmalar, nano malzeme, robotik araştırmalar gibi pek çok farklı çalışmaya da ev sahipliği yapacağını da sözlerine ekledi.

“HİZMETE AÇTIĞIMIZ BU GİBİ ÜSLER YOL HARİTAMIZIN HAYATA GEÇMESİNDE BİZE DESTEK SAĞLIYOR”

Erdoğan, sağlık ürünleri ve teknolojilerini Türkiye’de geliştirmeye yönelik yol haritasını kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriyle kamuoyuyla paylaştıklarını dile getirerek, "Yol haritamızda yer alan 9 stratejik hedefi, 5 stratejik amacı, 31 politika ve eylemi, 5 kritik projeyi titizlikle takip ediyoruz. Hizmete açtığımız bu teknoloji üssü gibi yatırımlar, yol haritamızın hayata geçmesinde bize önemli destek sağlıyor. İnşallah bu gayretlerimizin karşılığını aldıkça ülkemizin adım adım hedeflerine nasıl ulaştığına hep birlikte şahit olacağız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışını yaptıkları teknoloji üssünün üniversiteye, akademi camiasına, araştırmacılara, firmalara hayırlı olmasını dileyerek burada faaliyet yürütecek araştırmacılara başarılar temenni etti.

“AR-GE EKOSİSTEMİMİZİN PARLAYAN YILDIZI BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise merkezi bütçeden sağlanan finansmanla inşa edilen Boğaziçi Üniversitesi Bilim, Teknoloji ve Araştırma Binası'nı açtıkları bilgisini paylaştı. Merkezin Boğaziçi'nin mevcut ve yeni yapılacak araştırma projelerinde yer sorununu çözmek üzere bir teknoloji üssü olarak tasarlandığını dile getiren Bakan Varank şunları söyledi:

“Ar-Ge ekosistemimizin parlayan yıldızı Boğaziçi Üniversitesi'ne çok önemli bir eser kazandırıyoruz. Merkezi bütçeden sağlanan finansmanla inşa edilen ve değeri güncel rakamlarla 100 milyon lirayı aşan Bilim, Teknoloji ve Araştırma Binasını açıyoruz. Burası Boğaziçi'nin mevcut ve yeni yapılacak araştırma projelerinde yer sorununu çözmek üzere bir teknoloji üssü olarak tasarlandı. Elbette burası yalnızca binalardan ibaret değil. Merkezin iki bloğu derin teknoloji laboratuvarlarına ev sahipliği yapıyor. Bu laboratuvarlar da kamu kurumlarımızın destekleriyle oluşturuldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak biz de burada faaliyetlerini yürüten Yaşam Bilimleri Merkezi'nde iki önemli altyapının oluşturulmasına destek olduk."

“BOĞAZİÇİ ÜNIVERSİTESİ GIBI BIR MARKAYA BÖYLE İŞLER YAKIŞIYOR”

Bakan Varank, Boğaziçi Üniversitesi gibi bir markaya bu gibi projelerin yakıştığını da sözlerine ekledi. Merkezde Bakanlık olarak destekledikleri diğer önemli projenin Yaşam Bilimleri Ar-Ge Destek Laboratuvarları Projesi olduğunu da ifade eden Varank, ”95 milyon lira destek verdiğimiz projeyle, kanser tedavisinde kullanılan ilaç, aşı ve tıbbi cihazların üretimi için gerekli laboratuvarların kurulmasını sağladık. Araştırmacı hocalarımızın da üstün gayretleriyle, kanser tedavisinde dünya çapında ses getirecek araştırmalar Boğaziçi'nde başarılı bir şekilde yürütülüyor. Mesela, Türkiye'de ilk kez, tümörü hedefleyen 'akıllı ilaç' molekülü burada geliştirildi. Bu yeni tedavi yönteminin klinik öncesi tüm araştırmaları kurduğumuz altyapılar sayesinde üniversitemizde tamamlanmış oldu. Şimdi bu yöntem tüm dünyada bir ilk olarak hastanelerde deneniyor. Kanser tedavisinde böylesine güçlü bir adımın Boğaziçi'nde atılmasına destek olduğumuz için biz çok mutluyuz. Her zaman söylüyoruz, Boğaziçi Üniversitesi gibi bir markaya böyle işler yakışıyor. Biz bu müstesna kurumun yapay gündemlerle değil, teknolojiyle anılmasını istiyoruz” diye konuştu.

“BOĞAZİÇİ’NİN TÜRKİYE’YE FAYDA SAĞLAMA İDDİASININ BİR MEYVESİ”

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ise kurulan yeni tesisin Boğaziçi Üniversitesi akademisyen ve çalışanlarının Türkiye’ye fayda sağlama iddiasının bir meyvesi olduğunu vurguladı. Rektör Prof. Dr. İnci şunları söyledi:

“Açılışını yaptığımız tesis bu anlamda sadece bir bina değildir. Burası; sağlıktan enerjiye, fizikten deprem çalışmalarına, yerli teknolojinin üretimi için el birliği ile bu ülkede var kalarak çaba gösteren Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ile çalışma arkadaşlarının Türkiye’ye fayda sağlama iddiasının meyvesidir. Kamunun; bütçesinden özenle ayırdığı payla ortaya çıkan bu yapı ve içindeki laboratuvar altyapısı, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan değişimin de önemli bir sembolüdür. Üniversitemiz gerek akademik gerekse idari anlamda sahip olduğu araştırma üniversitesi unvanının gereklerini yerine getirmek amacıyla, bugün ciddi bir yenilenme aşamasındadır. Bir taraftan mevcut akademik programların güçlendirilmesi için gereken altyapı ve insan kaynağı imkanlarının büyütülmesi yönünde önemli adımlar atmaktayız; öte yandan yeni kurulan Hukuk Fakültesi, İletişim Fakültesi, Veri Bilimi ve Yapay Zekâ Enstitüsü gibi akademik birimlerle alanları genişleterek, çeşitlendirmeye başladık. Hukuk Fakültemiz 2022 yılı sonbaharında ilk öğrencilerini alarak, eğitime başlayacaktır.”

“BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ KABUK DEĞİŞTİRİYOR”

Rektör Prof. Dr. İnci ayrırca üniversitelerin içe kapalı, akademinin ayrımcı kuralları çemberinde, kast yaklaşımıyla yönetilmesini isteyen anlayışın çağdaş dünyada sona erdiğini ifade etti. Rektör Prof. Dr. İnci, Boğaziçi Üniversitesi’nin bir kabuk değişimi yaşadığını da sözlerine ekleyerek, “Üniversitelerin içe kapalı, akademinin ayrımcı kuralları çemberinde, kast anlayışı ile yönetilmesini isteyen anlayış, çağdaş dünyada yerini toplumla bütünleşen, insanlık için fayda üreten bir anlayışa bırakmakta, üniversitenin orta çağlarda oluşan tanımını geçersiz kılmakta ve bir kısım akademiyanın küçük dünyasını da sarsmaktadır. Bu noktalara oluşan direncin elbette çağın gereklerine karşı ayakta kalması mümkün değildir. Tabii ki değişimi herkesin aynı anda kavraması ve buna uyum sağlaması kolay da değildir, bizler Boğaziçi Üniversitesi olarak geçmişte olduğu gibi bugün de değişimin öncüsü olarak şu anda Türkiye’de bu anlayışı farklılaştırmak üzere bir temel atma çabası içindeyiz. Değişimi daha ağır yaşayanlara ve sarsıntının etkisini atlatamayanlara karşı da anlayışla yardımcı olmak ve öncü yolu açmak görevimizdir. Bu çerçevede bu yıl içinde atama ve yükseltme kriterlerimizi yenileyerek, şeffaf ve objektif bir işe alım süreci oluşturduk. Akademisyenlerimizin bu değişim sürecinin her aşamasında devrede olarak bizlere destek vermesi, olumlu-olumsuz görüşleriyle bu büyüme ve değişim sürecine katkı vermeleri en önemli beklentimizdir” diye konuştu.

Merkezle ilgili hazırlanan video için tıklayınız.