Daron Acemoğlu: ‘Dar Koridor’da yer alabilmenin koşulu devlet ve toplum arasındaki güven

Massachusetts Institute of Technology (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, yeni çıkan "The Narrow Corridor: States, Societies, and the Fate of Liberty” kitabını anlatmak için 20 Aralık’ta Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’de bir konferans verdi. AB Komisyonu, BM Kalkınma Programı, Columbia Global Centers İstanbul ve Boğaziçi Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen ‘Kapuscinski Development Lectures’ın konuğu olan Daron Acemoğlu, yeni kitabındaki “Dar Koridor” kavramının temel noktalarını dinleyicilerle paylaştı.

"Why Nations Fail: Power, Prosperity, and Poverty" başta olmak üzere 5 kitabın yazarı ve dünyada en çok alıntı yapılan ekonomisyenlerden biri olan Daron Acemoğlu; James A. Robinson ile birlikte kaleme aldıkları "The Narrow Corridor: States, Societies, and the Fate of Liberty” kitabından temalar çerçevesinde gerçekleştirdiği konuşmasında devlet, toplum, demokrasi, ekonomik büyüme gibi kavramları ekonomi politiğin tarihsel perspektifinden ve küresel gelişmeler bağlamından bakarak açıkladı.

“Devlet kurumlarının güven bağıyla topluma yakınlaşması, demokrasi için gerekli!”

Aldığı pek çok ödülün yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi’nden fahri doktora unvanı da olan Daron Acemoğlu, konuşmasında kitaba adını veren “Dar Koridor” metaforunu özgürlüğün gelişme süreci olarak tanımlarken özgürlüğün oluşması ve yeşermesi için hem devletin hem de toplumun güçlü olması gerektiğini vurguladı. “Dar Koridor”da olabilmek için en gerekli kavramın güven olduğunu söyleyen Acemoğlu, devlet kurumları ve toplum arasındaki güvenin demokrasi için hayati önem taşıdığını belirtti.

Özgürlüğün, bireylerin herhangi bir otoritenin iznine tabi olmadan şahsi tercihlerini yapabilme imkânı olduğunu söyleyen Daron Acemoğlu; bir devletin toplum üzerinde çok fazla güç kazanması halinde bu gücün toplumu zayıflatacağını belirtti. “Dar Koridor” metaforunda bu koridorda yer alan devletlerin ve toplumların karşılıklı bir güç dengesi halinde olduklarını ifade eden Acemoğlu, toplumun kararlara katılım özgürlüğünün özgürlük kavramının garantörü olduğunu ekledi.

“Avrupa, katılımcı siyasi alışkanlıkların olduğu bir mirası devraldı.”

Toplumun kararlara katılım özgürlüğü konusunu tarihsel olarak da inceleyen Daron Acemoğlu, Avrupa’nın demokrasi konusunda örnek gösterilme sebebinin tarihsel gelişmeler ışığında Avrupa’da merkezi idari kurumları anlayışının kökleşmesi olduğunu belirtti. Antik Yunan döneminde Atina’da elitin kontrol edildiği ve sosyal hiyerarşinin toplum tarafından kontrolünün sağlandığı kurumların ortaya çıktığını anlatan Acemoğlu; Dar Koridor’a yönelik Avrupa’yı farklı kılan özelliğin, Antik Yunan’da ortaya çıkan kurumların mirasının Roma döneminde ve Roma’nın yıkılması sonrasındaki siyasi boşluk dönemlerinde katılımcı siyasi alışkanlıklarla devam ettirilmesi olduğunu ekledi. 

Ekonomik büyümenin demokrasi ile ilişkisine de değinen Acemoğlu; ekonominin, doğası gereği yeniliklere açık bir yapısı olduğunu ve yenilikleri hayata geçirmek için toplumun enerjisine ve dinamizmine ihtiyaç olduğunu söyledi. Acemoğlu ayrıca demokratik ülkelerde ekonominin kuvvetli olduğunu ve demokrasinin varlığında çocuk ölüm oranlarında bir düşüşle beraber uzun yaşam sürelerinin gözlemlendiğine dikkat çekti.

“Özgürlüğün önünde engel teşkil edenler, anayasalar değil normlardır.”

Özgürlüğün bir süreç olduğunu ve zaman içinde erişilebildiğini ifade eden Acemoğlu, anayasalar ve toplumsal normların özgürlüğü düzenleme açısından farklarına değindi. Hindistan örneğini veren Acemoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Hindistan anayasasına göre kastlar arası ayrımcılık yoktur ama toplumsal normlara baktığınızda ayrımcılık hâlâ mevcuttur. Bu nedenle Hindistan asla bir modern demokrasi olarak kabul edilmemiştir. Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise cinsiyet eşitliği olduğunu belli eden bazı uygulamalar olsa da cinsiyet ayrımı bazlı normlar geçerliliğinin korumaktadır. Normların kendisi özgürlük önünde engel olduğunda bu normların kırılması için çeşitli tarihsel olayların yaşandığına şahit oluyoruz. Örneğin, 19. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de kadınların oy kullanma hakkı yoktu, aslında sosyal hayata dair tüm temel haklardan yoksunlardı. Fakat kadınların direnişi ve talebiyle bu normun değiştiğini ve özgürlüğün geldiğini görmekteyiz.”

“Türkiye’nin koridora girebilmesi için toplumun gücü arttırılmalı!”

Son olarak dinleyicilerden gelen soruları cevaplayan Daron Acemoğlu, “Türkiye dar koridorda yer alabilir mi?” sorusuna şu görüşlerle yanıt verdi: “Türkiye’nin bugüne dek Dar Koridor’da olmak için çok sayıda fırsatı oldu ama bu fırsatları kullanmadı. Koridor'da iseniz sağlıklı bir büyüme içindesinizdir. Son 20 yıla baktığınızda Türkiye’de yüksek kaliteli bir büyüme olmadığını görüyoruz. Bunun temel nedeni de ekonomik verimsizlik. Oysa 2000’lerde Türkiye’de ekonomik reformlar anlamında olumlu göstergeler vardı ve bu politik reformlarla ele ele gitmişti. Türkiye’de bugünkü ekonomik büyüme ise sürdürülebilir olmaktan uzak. Türkiye’nin koridora girebilmesi için toplumun gücünün artması, aşağıdan gelen bir katılımla sivil toplum örgütlerinin ve medyanın güçlendirilmesi gerekiyor. Koridora, ancak toplum talep ettiğinde girilebilir.”