“İnsan aslında etten, kemikten yapılmış bir bilgisayar”

Günümüzde hayatımızı en çok şekillendiren gelişmelerden biri olan yapay zekâ, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Say’ın kaleminden her yönüyle anlatılıyor. 50 Soruda Yapay Zekâ isimli kitabıyla yapay zekâya dair merak edilen soruların cevaplarını veren Cem Say, BU+ Etkinlikleri kapsamında Homer Kitabevi’nde düzenlenen Kitaplar Arasında buluşmalarının konuğu oldu.
Kenan Özcan

Kitaplar Arasında buluşmalarının 2019 yılındaki ilk konuğu 50 Soruda Yapay Zekâ isimli kitabıyla Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Say oldu. 12 Ocak Cumartesi günü Homer Kitabevi’nde düzenlenen etkinlik, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Sanat ve Kültür Etkinlikleri Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Biray Kolluoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşti.

Prof. Dr. Cem Say’ı tanıtırken “ Sadece bilgisayar mühendisi değil, aynı zamanda bir kamusal entelektüel ve kitabının bu kadar başarılı olmasının da sosyal zekâsıyla mühendislik zekâsını birleştirmesi sayesinde olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullanan Biray Kolluoğlu bilimsel olanı korkutmadan anlatabilmenin öneminden bahsetti. Kitabın elde ettiği başarı karşısında çok şaşırdığını ve çok sevindiğini paylaşan Prof. Dr. Cem Say, kitabı yazma serüvenini şöyle anlattı: “Bilimi çok seven ve küçüklüğümden beri bizi kurtaracak şeyin bilim olduğuna inanan bir insanım. Yapay zekâ uzun süredir dergilerde üzerine yazdığım bir konuydu ve BU+ Etkinlikleri kapsamında düzenlenen Açık Dersler’de bu konuyu anlatmıştım. Açık Dersler’de matematikçilerin bu işin temelini nasıl attıklarını anlatmıştım ve bu hikâyenin bir bütün olarak anlatılabileceği fikri çok hoşuma gitti.”

Yapay zekâya dair merak edilenlerin çoğunlukla kitaptaki son 10 soruya denk düştüğünü belirten Cem Say, bu sorulara cevap verebilmek için önce ilk 40 sorunun ve yapay zekânın bilimsel temellerinin anlatılması gerektiğini vurguladı.

Yapay zekânın insan zekâsından farkları neler?

Prof. Dr. Cem Say, yapay zekâ ve insan zekâsı karşılaştırması üzerine gerçekleşen popüler tartışmayla ilgili farklı bir yaklaşım getirerek insanların da aslında bir tür makine olduğunu ifade etti: “Makine derken neyi kastettiğimizi iyi tarif etmek gerek. Aslında insanların düşünme süreci de bilgisayarda olduğu gibi bir tür bilgi işlem işi. Makineler nasıl bir girdi verince belirli yasalara göre uygun tepki veriyorsa, insanlar da fizik yasaları tarafından tasarlanmış bir sistemi uyguluyor. İnsan yine de çok karmaşık bir sistem ancak etten yapılmış bir bilgi işlem sistemi aslında”.

Yapay zekânın kötü amaçlar için de kullanılabileceği ve bu nedenle sadece bir mühendislik projesi olmasının ne kadar doğru olduğu tartışmasını hatırlatan Prof. Dr. Biray Kolluoğlu’nun sorusu üzerine, Cem Say inşa edilmeye çalışılan sistemin geniş toplum kesimleri tarafından anlaşılması gerektiğini ancak bunun için de bilim okur yazarlığının artmasının zorunlu olduğunu ifade etti.

Yapay zekâ tartışmasında sık sık gündeme kalan konulardan biri de yapay zekânın etik değerlerinin olup olmayacağı oldu. Değerlerin yapay zekâya nasıl yükleneceğinin değerlerin çocuklara nasıl yükleneceği tartışmasına benzediğini belirten Prof. Dr. Cem Say, “Otonom arabalara etik değerleri öğretmek konusunda ciddi projeler yapılıyor. Örneğin dünya çapında insanlara sorulup ortak değerler bulunmaya çalışılıyor; ancak her kültüre göre farklı değerler ortaya çıkmış. Zaten tek bir etik değeri de yok” ifadeleriyle bu konuda yapılan güncel çalışmaları aktardı.

Yapay zekâ uzmanlarının beyin göçü

Yapay zekâ teknolojilerinin hayatımızı çok hızlı değiştirdiği bir çağda geleceğimizi nasıl etkileyeceği sorusu konuya dair en çok merak edilen sorulardan biri oldu. Kitabını yazarken en çok zorlandığı bölümün de gelecek bölümü olduğunu belirten Prof. Dr. Cem Say, yapay zekânın geleceğimizi nasıl şekillendireceği üzerine düşüncelerini “Ben yakın vadede kötümser, uzun vadede iyimserim. Yakın vadede Çin’de başlayan dijital diktatörlüğün bir sıkıntı yaratacağını düşünüyorum ancak uzun vadede ne olacağını tahmin etmek çok zor. İnterneti kuranlar dahi 10 yıl sonrasında ortaya çıkacak e-posta sistemini düşünememişlerdi, tahmin edilemeyen çok şey oluyor” diyerek dile getirdi.

Cem Say, yapay zekâ teknolojilerinde Türkiye’nin bulunduğu konuma dair ise “Türkiye’deki üniversitelerin bu konuda çok iyi bir birikimi var. Halkın yeni teknolojilere olan ilgisi de yapay zekâya kolay adapte olabileceğini gösteriyor. Şirketler de bu konuya uyum sağlamaya başladı, ancak şu andaki sıkıntı bu konunun uzmanlarının Türkiye’den gitmesi. Yapay öğrenme uzmanları dünyada çok aranan uzmanlar ve bu nedenle yetişmiş beyinlerin yurtdışına çekilmesi çok kolay oluyor’’ görüşünü paylaştı.

Haber: Gizem Seher / Kurumsal İletişim Ofisi

Fotoğraflar: Kenan Özcan