Koronavirüs günlerinde doğru bilgiye nasıl ulaşmalı?

Koronavirüs salgını gibi geniş kitleleri etkileyen ve hayati önem taşıyan konularla birlikte gündeme gelen başlıklardan biri de doğru haber kaynaklarının önemi. Hızla yayılan yanlış haberler, mesaj gruplarında paylaşılan sahte belgeler ya da güncel olmayan görüntüler panik halinde olduğumuz bugünlerde kafamızı daha çok karıştırabiliyor, ancak bu bilgi karmaşasından kurtulmak mümkün. Komplo teorilerinden ve dedikodulardan beslenen haberleri mercek altına alan oluşumlardan biri olan Teyit.org, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşmasında çok önemli bir görev üstleniyor. Teyit’in editörleri arasında olan ve Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu Mert Can Yılmaz, Teyit’in sosyal fayda yaratma amacını vurguluyor ve bilgi kirliliğinin önüne geçmek için bireylere önemli tavsiyeler veriyor.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2017 yılında mezun olan Mert Can Yılmaz, şu anda Uppsala Üniversitesi Barış ve Çatışma Araştırmaları Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. 2018 yılında Teyit’te yazar olarak çalışmaya başlamış ve bir yılı aşkın bir süredir de editör olarak görev yapmaya devam eden Yılmaz ile Teyit’in çalışma sistemini ve kaos zamanlarında doğru bilgiye ulaşmak için bireysel olarak neler yapılabileceğini konuştuk.

Şu anda Teyit’e nasıl bir katkı sunuyorsunuz?

Kısaca söylemek gerekirse Teyit’teki görevim ekibimizin hazırladığı yazılı veya görsel içeriklerin Teyit’in metodolojisine uygun olup olmadığını kontrol etmek. Bir sosyal girişim olarak Teyit, sosyal medyada veya ana akım medyada dile getirilen ve dile getirildiği araç üzerinden geniş bir kitleye ulaşma imkânı bulan şüpheli iddiaları, belirli kurallar dahilinde bir süzgeçten geçiriyor ve iddiaların doğruluğu veya yanlışlığına dair bir dizi nesnel veriyi bir araya getirip okuyucusuyla paylaşıyor. Esasında ben bu üretim hattında içeriğin okuyucuya ulaşmasından hemen bir adım önceki basamakta bulunuyorum. Biraz aksi bir şüpheci edasıyla içerikleri büyük emeklerle hazırlayan arkadaşlarımızın ortaya çıkardıkları çalışmaların yayına girmeden önce açıklarını bulmaya çalışıyorum diyebilirim.

“Bilgi kirliliği toplumda infiale yol açacak seviyelere ulaşabiliyor”

Teyit.org’un ortaya çıkış hikâyesi nedir? Burası gibi işleyen yabancı kaynaklar bulunuyor mu?

Teyit, Ekim 2016’da yola koyuldu. O tarihlerde Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde gerçekleşen patlamalar ve darbe girişimi gibi olaylar kriz anlarında doğru bilgiye erişmenin ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyordu. Bilgi kirliliğinin hem sosyal medyada hem de ana akımda yüzeye vurması ve kimi zaman bu durumun toplumda infiale yol açabilecek seviyelere ulaşılabiliyor olması bir doğrulama platformuna olan ihtiyacı pekiştirdi. Bu ihtiyacı gidermek üzere Teyit, sosyal fayda yaratma amacı güderek kuruldu.

Temmuz 2017’den beri “International Fact-Checking Network (IFCN)” isimli geniş bir ailenin üyesiyiz. Mart 2019 itibariyle dünya genelinde belirli metodolojik ilkeler doğrultusunda doğrulama faaliyeti yürüten Teyit dışında 77 farklı platform daha bulunuyor.

Teyit.org’un çalışma sistemi nasıl ilerliyor? Sitede şu anda (16 Mart 2020) 39 iddianın incelenmekte olduğu ve 5473 iddianın de incelenmek üzere beklediği bilgisi var. İddialar arasında önceliklendirmeyi neye göre yapıyorsunuz ve ihbarla gelen konuları nasıl filtreliyorsunuz? Katkı sunanlar arasındaki paylaşımı uzmanlık alanlarına göre mi yapıyorsunuz?

Her gün onlarca bilgi kırıntısının gözlerimizin önünden akıp gittiği bir atmosferde yaşıyoruz. Her birini doğrulamaya tutmamız elbette mümkün değil. Teyit’te öncelikli olarak yayın ilkelerimiz bir filtre işlevi görüyor. Önümüze gelen iddianın nesnel veriler eşliğinde doğrulanabilir olup olmadığını göz önünde bulunduruyoruz. İddia doğrulanabilir ise değerlendirmeye almak için önceliklendirme sürecinde üç temel noktayı göz önünde bulunduruyoruz: Yaygınlık, önem ve aciliyet. 

Yaygınlık söz konusu olduğunda çoğunlukla iddianın sosyal medya platformlarında veya haber sayfalarında aldığı etkileşime bakıyoruz. Önem kriterimizde ise örneğin hedef gösteren, ayrımcılık içeren ya da çatışma doğurması muhtemel olan iddiaları ön sıralara çekiyoruz. Aciliyet ise çeşitli kriz anlarında yaygınlığına bakılmaksızın hızla doğrulamaya tabi tutulması gereken iddialarda belirginleşen kriterimiz. 

Teyit’e katkı sunan yazarlarımız farklı eğitim geçmişlerine sahip. Kimi zaman kendilerinin uzmanlık alanları, bazı iddialar söz konusu olduğunda onlara başvurmamızı daha anlamlı kılıyor. Ancak her zaman bu tarz bir yöntem izliyor değiliz. Hazırladığımız analizler belirli bir konuda uzmanlık gerektirmiyor. Yazarlarımız nesnel veriye erişmek için internetin dehlizlerine dalmayı kafasına koyan, eleştirel düşünceyi benimsemiş, yazdıkları konu hakkında gerekli görüyorsa o konunun uzmanını bulmak ve ondan yorum almak için kimi zaman saatlerini kimi zamansa günlerini harcayan emekçiler. Teyit’in metodolojisini özümsemiş yetkin araştırmacılar olmaları dışında kafalarına koydukları konu hakkında gerçeği ortaya çıkarmak için kendi uzmanlık alanlarına başvurmaları gerekmiyor çoğu zaman.

Salgına özel COVID-19 Postası

COVID-19 gibi salgınların büyük oranda bilgi kirliliğine neden olduğu zamanlarda Teyit gibi mecralara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Bu konuda hazırladığınız COVID-19 Postası isimli bir bülten de bulunuyor, bu bülten nasıl oluşturuluyor, arkasında kaç kişilik bir ekip var?

COVID-19 Postası, editörümüz Nilgün Yılmaz tarafından hazırlanıyor. Her salı ve cuma günleri takipçilerimiz COVID-19 salgınına ilişkin editörümüz tarafından teyit edilmiş güncel gelişmelere posta kutusundan erişebiliyor. Bunun yanında COVID-19 Postası’nda 11 kişilik içerik ekibimiz tarafından hafta boyunca çürütülen yeni koronavirüse dair iddialar da yer alıyor. Doğru bilinen yanlışların yanı sıra bülten abonelerine evde kaldıkları günlerde hayatlarını kolaylaştıracak ipuçları da vermeye çalışıyoruz. Hatta bülten abonelerinin gönderdikleri şarkılarla oluşturduğumuz bir Spotify listemiz bile var. Bültenimize şu sayfa üzerinden kolaylıkla abone olunabilir: www.teyit.org/covid19postasi

Bilgi kirliliğinin oldukça yoğun olduğu bu dönemde bültenimizin her geçen gün daha fazla sayıda insana ulaşıyor olduğunu görmekse benim için ayrıca mutluluk verici.

Hem COVID-19 salgını özelinde hem de bilgi kirliliği yaratan diğer tartışmalı konularda siz hangi bilgi kaynaklarını referans alıyorsunuz ve nasıl bir metodoloji kullanıyorsunuz?

Referansımız nesnel veri. Temelde bir iddianın doğruluğu veya yanlışlığı hakkında bir değerlendirmede bulunmak için farklı kaynakları birbirleriyle çarpıştırıyoruz. COVID-19 salgını örneğinden hareket edersek kuvvetli metodolojilerin izlendiği bilimsel yayınlar ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi güvenilir kuruluşların yaptığı açıklamalar bizim en temel kaynaklarımız. Kaynağın güvenilirliği, kaynak metni hazırlayan kurum veya bireylerin tarafsızlığı ve bilimsel bilgiye ulaşmak için faydalanılan metodolojinin sağlamlığı bizler için bir kaynağı değerli kılan en temel etmenler arasında. Bu bağlamda örneğin sağlam bir metodolojisi bulunmayan bir araştırmayı veya kulaktan dolma bir bilgi kırıntısını mutlak bir gerçeklikmiş gibi sunan bir haber kuruluşunun iddiasıyla aynı konu hakkında Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı açıklamayı çarpıştırdığımızde elbette ilgili haber kuruluşu yarı yolda kalıyor.

Ancak tek başına güvenilir bir kurumun yaptığı, elle tutulur metodolojiye sahip bir araştırma da iddiayı doğrulamamız için yeterli değil. Metodolojimiz dahilinde incelediğimiz iddianın doğruluğuna ya da yanlışlığına işaret eden en az iki delil sunmamız gerekiyor. Bu aşamaya gelemeyen analiz metinlerini delil yetersizliği nedeniyle yayınlanmıyor, arşive alıyoruz.

“Doğru bilgiyi yanlıştan ayırmak için fanusumuzdan dışarı adım atma cesaretini göstermeliyiz”

Teyit.org gibi kaynakları takip etmek yanında bireyler doğru bilgiyi yanlıştan ayırmak için neler yapabilirler? Örneğin, paylaşım platformlarında dolaşıma giren bir belgeyi incelerken nelere dikkat etmeli?

Hepimiz belirli ölçülerde bilişsel bazı yanlılıklara sahibiz. Arkadaşlarımızın çoğu bizimle benzer düşünceleri paylaşan insanlar. Sosyal medyada kendimize yakın bulduğumuz insanları takip ediyoruz. Gündemi kendi fikirlerimizi pekiştiren haber kaynaklarından takip ediyoruz. Bu durum bizi hem çevrimiçi temaslarımızda hem de dışarıda kimi zaman bir fanusa hapsediyor. Kendimiz gibileri onaylarken geride kalanlara pek kulak asmıyoruz. Teyit’i ilgilendiren konu ise tam olarak şu noktada devreye giriyor: Kendi fikrimizle uyuşan haber veya sosyal medya gönderilerini paylaşırken eli bol davranıyoruz. Kutbun karşı tarafındaki kişilerin niyetleri ve paylaşımlarını didik didik ediyoruz ama kendi tarafımızdakilerin yanlış bilgi içeren paylaşımlarını umursamıyor, hatta paylaşımları yayarken pek de tereddüt etmiyoruz.

Doğru bilgiyi yanlıştan ayırmak için öncelikle fanusumuzdan dışarı adım atma cesaretini göstermemiz gerekiyor. Bu çıkış ile birlikte karşımıza çıkan çeşitli tarzlardaki gönderileri eleştirel bir gözle süzmeyi de öğrenmemiz şart. Bir diğer konu ise şu: İnsanların özellikle yeni koronavirüs salgını gibi zamanlarda her bilgiyi tüketmemeye özen göstermeleri gerekiyor. Doğru bilgileri güvenilir kaynaklardan almaları şart ve kaynağını bilmedikleri içerikleri de paylaşmama gibi bir refleks geliştirmek önemli, çünkü birilerine yardım etme içgüdüsüyle hareket ediyor dahi olsak bir yanlışın yayılmasına katkı sağlıyor olabiliriz. O yüzden sakin kalmalı ve elimizden geldiğince az paylaşım yapmaya çalışmalıyız. Karşımıza çıkan iddiaları teyit etmeye yetkin kaynaklardan konuya ilişkin açıklamalar beklemeliyiz.

“Korku bizi irrasyonel değerlendirmelere itiyor”

Yanlış bilginin doğru olana göre daha hızlı yayılması nasıl açıklanabilir ve bunu engelleyen bir mekanizma nasıl oluşturulabilir?

Bahsettiğiniz nokta doğru elbette. Yanlış bilgi gerçeklerden çok daha hızlı yayılabiliyor. Bu noktada zannediyorum yanlış bilginin oturduğu düzleme bağlı bir değerlendirme yapabilirim. Kutuplaşmış toplumlarda bireyler kendi fikirlerini olumlayan fanuslarda takılı kalmaya eğilimli ve bu bireyler için hakikat çoğu zaman fanusta yankılanan yanlış bilgi kadar çekici değil. Eleştirel düşüncenin eğitim sisteminde yer ettiği, kutuplaşmanın az olduğu, insanların kendi fanuslarından daha kolay çıkabildiği, ötekini dinleme yetisini sergileyebildiği yerlerde ise hakikate hak ettiği ehemmiyetin verildiği görülüyor.

Kriz anlarında yanlış bilginin oturduğu bir başka düzlemden de söz etmek mümkün: Korku. COVID-19 salgını süresince bugüne değin yayılan yanlış bilgilerin temelde korku ve endişe hislerimize seslendiğini görüyoruz. Korku, bizi irrasyonel değerlendirmelere itiyor ve aslında bireysel olarak makro ölçekte gelişimini kontrol etmemizin güç olduğu unsurlara karşı bir adım atıyor gibi görünmek adına akla hitap etmeyen paylaşımlar yapabiliyoruz. Sirkenin, alkolün veya tuzlu suyun virüsü vücudumuzdan uzak tutacağına dair doğru olmayan yaygın paylaşımların temelinde salgından duyduğumuz endişe, endişeyle attığımız irrasyonel adımlar ve ufak da olsa bir adım atma arzumuz yatıyor. Adımımız işe yaramasa da içimiz rahatlıyor gibi düşünebiliriz. Ancak bu konuda yanlış bilgi kimi zaman sadece işe yaramamakla kalmayabiliyor. İran’da virüsten korunmak için sahte içki içip hayatını kaybeden insanların olması buna bir örnek.

Yanlış bilginin yayılmasını tam anlamıyla engelleyebilecek bir mekanizma mevcut değil. Ama bazı şeyler yanlış bilginin yayılabileceği ortamı sterilize edebilir gibi duruyor. Toplumsal kutuplaşmanın azaltılmasına yönelik atılabilecek adımlar, eğitim sisteminde eleştirel düşüncenin içselleştirilmesi, medya okuryazarlığının toplumsal ölçekte güçlendirilmesi gibi hedeflerle yürütülebilecek çalışmalar yanlış bilginin yayılımını uzun vadede önemli ölçüde azaltabilir. Teyit gibi doğrulama platformlarının bu konularda yaratmaya çalıştığı farkındalık ve yaptığı çalışmaların da bir hayli önemi olduğuna inanıyorum elbette. Ancak yanlış bilgi sorununun maksimum düzeyde önüne geçebilen bir toplumun inşa edilebilmesi için Teyit gibi oluşumlar, katkıda bulunması gereken aktörlerden yalnızca biri.

Şu anda Uppsala Üniversitesi’nde yürüttüğünüz çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz? Oradaki çalışmalarınız da “fact checking” konusuyla ilgili mi?

Teyit’teki editörlüğümün yanı sıra Uppsala Üniversitesi Barış ve Çatışma Araştırmaları Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Uppsala Çatışma Verileri Programı (UCDP) isimli oldukça kapsamlı bir projede yer alıyorum ve her gün dünyanın farklı yerlerinde yaşanan silahlı çatışmalarla ilgili haberleri tarıyor, bu haberlerden çatışmaların farklı niteliklerine ilişkin verileri bir veritabanında topluyorum. Bölümdeki çalışmalarım direkt olarak “fact-checking” üzerine değil, ancak Teyit’teki deneyimimin bana akademide oldukça büyük katkısı olduğunu söyleyebilirim. Teyit’teki deneyimim hangi haber kaynaklarına ne ölçüde güvenebileceğim, daha verimli bir biçimde çatışma verilerini nasıl toplayabileceğim ve topladığım verileri ne tarz araçlarla analiz edilebileceğim konularında oldukça ufuk açıcı oldu. Benzer şekilde akademideki deneyimlerimi Teyit’e aktarmaya gayret gösteriyorum. Umarım bu konuda başarılı olabiliyorumdur.