Yemek deyip geçmeyin!

Covid-19 döneminde evde kalabilenlerin hayatındaki en önemli değişikliklerden biri de beslenme tercihleri oldu kuşkusuz. Dışarıda yemek yerine daha çok mutfakta zaman geçirdik; yemek yapmaya uzun saatler harcadık. Bazı evlerde ekşi mayalı ekmekler yapıldı; bazılarında ise ancak temel gıdalar alınabildi. Yemeğin ardındaki sosyo-kültürel eşitsizlikleri tarihsel boyutuyla düşünmek isteyenler için Prof. Dr. Zafer Yenal’ın verdiği ‘’Corona'nın Gör Dediği: Yemek ve Toplumsal Cinsiyet" ders, yemek pişirme işinin profesyonel bir meslek haline geliş hikâyesi, ev içi iş bölümünde kadın ve erkeğin üstlendiği roller ve yemeğin bedenle ilişkisi gibi konulara değinen içeriğiyle ilgi çekti.

BU+ etkinlikleri kapsamında düzenlenmekte olan ‘’Corona Günlerinde Hayat Dersleri’’ 2 Haziran’da Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi ve Rektör Danışmanı Prof. Dr. Zafer Yenal’ın Zoom’da verdiği "Corona'nın Gör Dediği: Yemek ve Toplumsal Cinsiyet" dersiyle devam etti.

Covid-19 döneminde görünür olan toplumsal eşitsizliklerin başında yemek başta olmak üzere ev içi görevler konusunda üstlenilen rollerin geldiğini vurgulayan Zafer Yenal; tarih boyunca yemek pişirmenin kadınlıkla özdeşleştirilen bir aktivite olmasına rağmen bir meslek kolu olarak genellikle erkekler tarafından icra edildiğini belirtti.

Restoranlarda yemek yapanların çoğu neden erkek?

Fransa başta olmak üzere Avrupa’da, bildiğimiz anlamda restoranların 19. yüzyılda ortaya çıktığını ve bu mekânlarda boy gösterebilmenin orta sınıf açısından prestij ve statü olarak görüldüğünü anlatan Yenal, aynı dönemde bu mekanlarda yemek pişirenlerin çoğunlukla erkeklerden oluştuğunu; yemek pişirmenin zanaat gerektiren bir iş olması sebebiyle ancak erkekler tarafından ustalıkla yapılabileceğine inanıldığını kaydetti.

Yemek pişirmenin bir meslek olarak kabul edilmesi için hayli uzun bir dönem geçmesi gerektiğini anlatan Zafer Yenal bunun ardından yatan nedenler arasında, yemek pişirmenin kadınlıkla özdeşleştirilen bir aktivite olması, yapılan işin sıradanlığı ve nihai ürünün kalıcı olmamasının geldiğini belirtti.

Akıl erkeğin, beden ise kadının alanı olarak kabul edilmiş

Konuşmasında yemek tarihi ve toplumsal cinsiyet üzerine yazılmış literatürden örnekler veren Zafer Yenal konuşmasının yemek-beden ilişkisi bölümünde, yazar Susan Bordo’nunUnbearable Weight’’ adlı kitabında da söz ettiği gibi, 70’li yıllarda literatüre giren ve çoğunlukla ergenlik çağında olan genç kadınların yaşadığı anoreksiya nevroza ve bulumia nevroza olmak üzere, yemek yememek, kendini şişman görmek gibi beslenmeyle ilgili takıntılardan söz etti. Üniversite gençliği arasında da bu sorunların oldukça yaygın olduğuna değinen Yenal, Bordo’nun da işaret ettiği üzere, popüler kültürün kadın bedenini yemek ve beslenme üzerinden yeniden tasarladığına; ideal kadın ve ideal beden imgeleri yarattığına değindi.

Erkeklerin ev işlerine katkısı sofra kurmak ve toplamakla sınırlı

Popüler kültürde gıda ve yemek reklamlarının hedef kitlesinin genellikle kadınlar olduğunu, reklamların kadınların kaygılarına yönelik mesajlar içerdiğini belirten Yenal, erkeklerinse mutfakta beceriksiz olduklarına dair algının yerleştirilmiş olduğunu ekledi.

Covid-19 döneminde ev içi işlerin paylaşımı konusuna da değinen Zafer Yenal, Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının kurmuş olduğu CURIOCITY şirketinin araştırmasından bazı veriler paylaştı. Ev içi işlerinin paylaşımında erkeklerin en fazla katkıda bulunduğu işin sofra kurmak ve toplamak olduğunu aktaran Yenal, TÜİK verilerine göre ise, çalışan bir kadının günde 3.31 saatini ev işlerine ayırırken çalışan erkeklerde bu sürenin 46 dakika olduğuna dikkat çekti. Karşılıksız emeğin kadının aleyhine bir durum oluşturduğunu ifade eden Yenal, ücret karşılığı emekte ise tablonun erkekler lehine döndüğünü; erkeklerin kadınlardan daha yüksek ücretler aldığını belirtti.

Coronanın Gör Dediği: Yemek ve Toplumsal Cinsiyet dersinin tamamını izlemek isteyenler için: https://www.youtube.com/watch?v=udw4eSFU4j0