Boğaziçi’nde ‘’Gandalf’’ ile büyülü bir sohbet
Bu yılki İstanbul Film Festivali’nin onur konuğu olarak Türkiye’ye gelen Sir Ian McKellen, Boğaziçililer ile buluştu. Gandalf rolüyle akıllara kazınan ve Türkiye’de büyük bir hayran kitlesi kazanan McKellen, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Yüzüklerin Efendisi filminin şarkılarını seslendirdikleri Acapella performansı ile karşılandı. Ardından film sohbeti için hayranlarının büyük bir ilgiyle toplandığı salona giren McKellen dakikalarca alkışlandı. Oyunculuğa ilk adım attığı bölge tiyatrolarından dünya çapında geniş kitlelere ulaştığı sinema filmlerine ve LGBTİ aktivizmine dek pek çok konuda konuşan McKellen, sohbet boyunca yaptığı esprilerle salonu kahkahalara boğdu.
McKellen tiyatroya başladığı ve sinema oyunculuğuna geçtiği süreçleri şu sözlerle aktardı:
“ Üniversite eğitimimi Cambridge’de aldım. Orada tiyatro bölümü yoktu fakat arkadaş grubumla tiyatro yapıyordum. Alaylı bir şekilde başladım. İngiltere’de oyunculuk değer gören bir meslek. Bölge tiyatrolarında başlayıp kendimi eğiterek profesyonel bir oyuncu oldum. Macbeth’i küçük salonlarda oynadım ve o sürecin sinema oyunculuğuna geçiş olduğunu söyleyebilirim. Çünkü kayıt altına da alınmıştı televizyon için. Sinemada kamera bir seyirci olarak oyuncunun çok yakınında, gerçek hayatta görülemeyecek ayrıntılar görülüyor. Bu nedenle de kendinizle alakalı beklentileriniz çok yükseliyor. Gerçekliğinizin mutlak olması, kendinize inanmanız, karaktere inanmanız ve hızla bunu ortaya net bir şekilde koymanız gerekiyor.”
“Eğer Görevimiz Tehlike’de oynasaydım, Gandalf olamayacaktım”
Richard III filmiyle potansiyel film oyucusu haline geldiğini söyleyen McKellen, Magneto ve Gandalf rolleriyle sinema oyunculuğunda kariyerinin en yükseğe çıktığını belirtti. Üstelik bu iki rolü de şans üzeri oynadığını belirten McKellen o dönemi dinleyicilerle paylaştı.
“Tom Cruise Görevimiz Tehlike filminin ikincisi için beni istedi ama senaryoyu okutmadı. Senaryoyu göstermedikleri için mümkün değil diye geri çevirdim. Kısa bir süre sonra, Peter Jackson beni Gandalf karakteri için çağırdı. Eğer ben okumadığım bir senaryoyu oynamayı kabul etseydim Gandalf olamayacak ve belki de burada olamayacaktım. İyi ki de böyle olmuş.”
Bir aktörün işinin inandırıcı olmak olduğunu vurgulayan McKellen, “Oyunculukta aynayı doğaya tutarsınız, yani abartıya ve retoriğe yer yoktur. Benim tasvip ettiğim oyunculuk türü de abartılı olmayan oyunculuk üslubudur” diye konuştu.
‘’Sadece empati kurabildiğim rolleri seviyorum’’diyen McKellen, en sevdiği rolün Gandalf olduğunu söyledi.
“Pek çok kişi “Tam da hayal ettiğim Gandalf olmuşsunuz”dedi bana bugüne dek, halbuki kitabı okuduysanız eğer Tolkien’in Gandalf tanımı inanılmaz tuhaftır. Filme o tasvirleri aktarmanız mümkün değil. Yaptığımız şey aslında Gandalf imgesine dönüşmemi sağlamaktı. Yani ben Alan Lee’nin Gandalf’ıyım, Tolkien’in değil.“
McKellen, konuşmasının sonunda gelecekte oyuncu olmak isteyenlere ise “Eğer şüphe ya da endişe duyuyorsanız bu işi hiç yapmayın derim ama inanarak kendinizi buna adayacaksanız şansınızın döneceği ana gelinceye kadar gözlemleyerek ve umudunuzu hiç kırmadan devam etmeniz gerekiyor. Bir aktör olarak hiç durmadan oyunculuk yapmanız gerekiyor. Amatör kumpanyalarda oyunculuk yapabilirsiniz, üniversite gruplarında yer alabilirsiniz hatta telefonunuzla bile film çekebilirsiniz artık. Başkalarını da izlemeniz gerekir, başkalarından çok fazla şey öğrenebilirsiniz, kötü oyunculardan bile” tavsiyelerinde bulundu.
Sohbetin sonunda Boğaziçi Üniversitesi’ne teşekkür eden McKellen, Thomas More’dan alıntıyla bir sahne sergiledi ve dinleyicilere armağan etti.
Haber: Gökçe Büyükbayrak /Kurumsal İletişim Ofisi
Fotoğraflar: Kenan Özcan
