“Bir labirentte olduğunuzu ancak onun dışına çıkarak anlayabilirsiniz”

Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin düzenlemekte olduğu Yazar&Şair Buluşmaları’nın son konuğu Sedat Simavi Edebiyat Ödülü sahibi yazar Burhan Sönmez oldu. Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Uysal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, yazarın son romanı "Labirent" odağında toplumsal bellek, kent hafızası ve edebiyatın siyasetle ilişkisi gibi meseleler konuşuldu.

14 Mayıs 2019 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Salonu’nda gerçekleşen Yazar&Şair Buluşmaları, Burhan Sönmez’i konuk ederek yazarın son romanı Labirent üzerine keyifli bir söyleşiye sahne oldu. Bugünün İstanbul’unda geçen bir roman olan Labirent, roman kahramanı Boratin’in intihar girişiminden sonra hayatta kalmasıyla başlayarak okuru toplumsal bellek ile kişisel belleğin birbirine karıştığı bir yolculuğa çıkarıyor. Okuru geçmişine dair hiçbir şey hatırlamayan bir karakterin peşinden götürerek bireyin hayatında belleğin rolünü sorgulatan roman, kentle belleksiz bir karşılaşmanın aralayacağı kapıları da gözler önüne sunuyor.

 Modern bireyin geçmişle nasıl bağ kurduğu meselesini incelemek için bellek kaybını romanın temel eksenine koyduğunu açıklayan Burhan Sönmez, herkesin kentle ve hatırlamayla farklı bir ilişki kurduğunu ve kendisini hatırlamayıp diğerlerini hatırlayan bir karakterin bu farklılığı anlatmada işlevsel olduğunu belirtti: “Romanın ismi de buradan geliyor, bir labirentte olduğunuzu ancak onun dışına çıkarak anlayabilirsiniz. Benim için sanat da labirentin dışına çıkma yollarından biri, romandaki karakter de bu nedenle müzikle uğraşıyor.”

“Bireyin zamansızlığından görülen bir İstanbul”

Doç. Dr. Zeynep Uysal’ın “Romanda İstanbul hem geçmişiyle var hem de Boratin’in bakışından dolayı zamansızlığıyla var, şehir bireyin zamansızlığından bakılan bir mekâna dönüşüyor,” sözleriyle romandaki mekân kullanımına dikkat çekmesi üzerine Sönmez aynı kentte 2 yıllık bir binayla 2000 yıllık bir yapının yan yana var olabildiğini ve ancak belleğin vereceği değerle mekânın ayrıştırılabileceğini ifade etti. “İnsanın acısı geçmiş bir acı mıdır, yoksa daha dün mü yaşanmıştır? Kente bakınca farklı tarihselliği olan yapılar biri diğerini yok etse de etmese de yan yana durabiliyor ve ancak bellek onlara gerekli yeri verebiliyorsa değer kazanabiliyor,” ifadelerini kullanan Sönmez, İstanbul’un geçmiş ve bugün diye ayıramayacak modern bir kent olduğunu ve Labirent’te böyle sunmaya çalıştığını vurguladı.

“İstanbul her zaman iki kıtanın buluştuğu yer ya da geçmiş ile bugünün buluştuğu yer diye anılır, ama sadece İstanbul diye bir şey yok mu? Londra ya da Paris için neden bu tarif kullanılmıyor? İstanbul’un bu durumu bir gerçeklik ama artık bir doygunluğa ulaştı, ben bu yüzden Labirent’te zamanın ve mekânın birleştiği bir İstanbul kurmaya çalıştım.” sözlerini dile getiren Burhan Sönmez, zamanın ancak acı çekildiğinde ya da kahkaha atıldığında durabileceğini bu nedenle romanında acıyı ve kahkahayı beraber kullandığını paylaştı.

“Edebiyat gerçeğin evine ön kapıdan giremez”

Edebiyatın siyasetle ilişkisine de değinilen söyleşide, Burhan Sönmez metinlerinin zaten sosyal kaygı taşıyan metinler olduğunu ve ayrıca metinde politik tartışma yapmayı anlamlı bulmadığını belirtti: “En politik romanım sayılabilecek İstanbul İstanbul’da bile tek bir politik tartışma yoktur. Zaten metindeki ses yerin 3 kat altından geliyor ve karakterler politika nedeniyle oradalar. Gerçekçilik değerlidir ama aşırıya kaçarsa gerçek olma özelliğini yitirir. Edebiyat gerçeğin evine ön kapıdan giremez, kendi kapısını kendisi yaratmalı.”

İyi romancının kendi yeteneğini görüp onu işleyen romancı olduğunu belirten Burhan Sönmez, romanlarında geçmişin hikâyelerini taşımasını çok sayıda hikâyesi olan bir hikâye anlatıcısı olma özelliğiyle açıkladı. Küçük bir köyde doğarak annesinin hikâyelerini dinleyerek büyüdüğünü anlatan Sönmez, “Keşke şair olabilseydim, aslında bütün romancılar başarısız şairlerdir,” ifadeleriyle de yazmaya şiirle başladığını katılımcılarla paylaştı.

2009 yılında yayımlanan ilk romanı Kuzey’in ardından 2011 yılında yayımlanan Masumlar romanıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü ve İzmir St. Joseph En İyi Roman Ödülü’nü almaya hak kazanan Burhan Sönmez, yazı hayatını 2015 yılında çıkan İstanbul İstanbul ve geçtiğimiz yıl okurla buluşan Labirent romanıyla sürdürdü. 38 ülkede romanları yayımlanan Sönmez ayrıca 2017 Vaclav Havel Ödülü’nü ve 2018 EBRD Edebiyat Ödülü’nü de almaya hak kazandı ve Uluslararası-PEN yönetim kurulunda yer alıyor.