CERN yönetimi Boğaziçi'ni ziyaret etti

Dünyanın önde gelen bilim oluşumlarından CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) heyeti Boğaziçi Üniversitesi’nde bilim insanları ile buluştu. CERN, Türkiye’nin üyeliği konusunda bir değerlendirme raporu hazırlayacak.
Önder Öndeş

Türkiye’den yükseköğretim kurumu olarak Boğaziçi Üniversitesi’ni ziyaret eden CERN yöneticileri, Kandilli kampüsünde  yeni kurulmakta olan Kandilli Bilim ve Teknoloji Merkezi’ni gezdi. Heyet, CERN’de projeler yürüten ve Türkiye’nin farklı üniversite ve kurumlarından gelen Türk bilim insanlarıyla Boğaziçi'nde bir araya  gelerek yürütülmekte olan çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulundu. CERN heyeti Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan ile de bir araya geldi.

Dünyada fizik ve nükleer araştırmalarda öncü kurumlar arasında yer  alan CERN’ün (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) üst düzey  yöneticilerinin yanı sıra Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), TÜBİTAK ve TOBB' dan temsilcilerin yer aldığı buluşma Boğaziçi Üniversitesi’nin Kandilli Kampüsü’nde gerçekleşti.

CERN heyeti, Türkiye ziyaretinde TÜBİTAK ve Türkiye Atom Enerjisi  Kurumu (TAEK) gibi bilim kuruluşlarını da ziyaret etti. CERN heyeti,  Türkiye’de yükseköğretim kurumu olarak Boğaziçi’ne gelerek,  üniversite bünyesinde yeni kurulan ve Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erkcan Özcan’ın yürütücülüğünü üstlendiği ‘Kahve Lab’ ve kampüste  yeni kurulmakta olan Kandilli Bilim ve Teknoloji Merkezi’ni inceledi.  Heyette CERN Araştırma Direktörü Eckhard Elsen ve CERN Uluslararası  İlişkiler Direktörü Charlotte Warakaulle de yer aldı.

CERN HEYETİ DEĞERLENDİRME RAPORU HAZIRLAYACAK

CERN araştırmacısı ve Boğaziçi Üniversitesi  Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erkcan Özcan, CERN heyetinin bu  ziyaretinin akabinde Türkiye’nin son beş yıllık asosiye üyeliğinin  değerlendirileceğini ve CERN Konseyi'nde bir karar verilmesinin beklendiğini belirtti.

Prof. Dr. Özcan, “CERN heyeti Türkiye’de akademi, endüstri ve kurumlar  bünyesinde CERN ile çalışan paydaşları ziyaret etmek üzere bulunuyor.  Heyet TÜBİTAK ve TAEK ziyaretinin ardından Boğaziçi’ne geldi.  Türkiye’de ziyaret ettikleri tek yükseköğretim kurumu biziz. Heyet, Türkiye’de yapacağı ‘’Fact Finding’’ amaçlı değerlendirmelerin  ardından bir rapor hazırlayacak. Bu rapor Türkiye’nin CERN’deki geleceği konusunda önem taşıyor. Ancak raporun  sonucunu yıl sonuna CERN Konseyi’nde değerlendirildikten sonra doğru  göreceğimizi düşünüyoruz. Bilim insanları olarak beklentimiz CERN ile  akademik çalışmalarımızın hızlanarak devam etmesi ” diye konuştu.

‘CERN AKADEMİ VE SANAYİMİZE KATKI SAĞLIYOR’

CERN CMS projesinin Türkiye Koordinatörü ve Boğaziçi Üniversitesi  Fizik bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erhan Gülmez ise CERN’ün  Türkiye’ye akademik ile sanayi-ticari yönden birçok katkısı olduğunu belirterek şöyle konuştu: “CERN’le Türkiye’nin ilişkilerinin tarihi yaklaşık yarım asır önceye uzanıyor. CERN’e 2015’ten asosiye üyeyiz.  Türkiye olarak yıllık 5  milyon İsviçre Frangı destek veriyoruz. Ancak bu desteğin karşılığında  gerek akademik çalışmalar gerekse sanayi yönünden CERN’ün bize  katkıları çok büyük. Bilim insanlarımız CERN’de önemli çalışmalarda  görev alırken, birçok firma da CERN deneylerinde kullanılan  ekipmanları üretiyor.CERN heyeti Türkiye’ye gelerek burada CERN ile ilgili kurum ve  şirketleri ziyaret etti. TAEK’in de önerisiyle Boğaziçi  Üniversitesi’nde yeni kurulan merkezi ve laboratuvarlarımızı görmek  istediler. CERN tüm dünyaya açılmış bir kurum ve aynı zamanda  Avrupa’nın bir parçası. CERN’deki asosiye üyeliğimiz sayesinde belli  ihalelere girebiliyoruz. Türkiye’de sanayi kuruluşları arasında CERN  ile çok başarılı projeler yürüten şirketler mevcut. Türkiye bundan  sonraki süreçte CERN’e tam üye olursa bilimsel projelerde ülkemizden  daha fazla bilim insanı yer alabilir’’.

CERN Araştırma Direktörü Eckhard Elsen ise Türkiye’de son derece güçlü  bir genç araştırmacı topluluğunun olduğunu belirterek bu genç  topluluğun CERN’e yapacağı katkıların önemli olacağını söyledi.  Elsen  ayrıca bilim dünyasının tıpkı sporda olduğu gibi rekabete açık bir dünya olduğunu belirterek bilimsel rekabetin iki tarafın yararına olan  açık bir rekabet ortamı olduğunun altını çizdi.