Ekonomiye yeni bir dil, yeni bir anlayış: Degrowth

Ana akım ekonominin kalkınmacı teoremlerine karşı yeni bir ekonomik anlayışı öngören “degrowth” (küçülme) kavramı Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen bir panelle tartışıldı.

Panele, Federico Demaria (ICTA, Universitàt Autonoma de Barcelona), Yahya M. Madra (Ekonomi Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi), Bengi Akbulut (Politik Ekoloji Çalışma Grubu), Ethemcan Turhan (İstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı Üniversitesi) katılırken oturumu Fikret Adaman (Ekonomi Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi) yönetti.

Degrowth: Vocabulary for a New Era kitabının da editörlerinden biri olan Federico Demaria “degrowth” teriminin hangi ihtiyaçlardan dolayı ortaya çıktığından ve ne anlama geldiğinden bahsederek konuşmasına başladı. Federico Demaria, klasik ekonomik anlayışının yoksulluğun ve insanlar arasındaki eşitsizliğin üstesinden bugüne kadar hep kalkınmayla gelinebileceğine inandığını söyledi.

 

“Degrowth” teriminin aslında tamamen bu dile ve hakim anlayışa bir karşı çıkış olduğunu söyleyen Demaria, 1970’lerde dünyanın kalkınmanın limitlerini gördüğünü, 1980’lerde sürdürülebilir kalkınma fikrine geçildiğini ve 1990’larla birlikte sürdürülebilir kalkınma fikrinin de günümüz dünyasının sorunlarına cevap vermediğini söyledi. Bütün bu tarihsel arka plan her zaman şu veya bu şekilde kalkınmayı önceledi diyen Demaria, “degrowth”la birlikte var olan ekonomik kalkınma obsesyonuna karşı geldiklerini, aynı zamanda da yeni ve radikal bir siyasi proje öne sürdüklerini belirtti. Bu siyasi projenin içerisinde sadece toplumun ekonomik yaşantısını değiştirmeyi değil aynı zamanda ekolojiyi, demokrasiyi, sosyal adaleti ve paraya odaklanmayan bir refah anlayışını da savunduklarını sözlerine ekledi. Bu anlamda “degrowth”un sadece dünyadaki gelişime karşı bir eleştiri değil aynı zamanda yeni ve radikal bir öneri olduğunu belirtti. “Degrowth” hareketinin savunucularının bu küçülmeyi sağlayabilmek için dünyadaki varlığın radikal bir yeniden dağıtılması gerektiğini savunduğunu söyleyen Demaria, kalkınma olmadan da refahı inşa edebiliriz diyerek konuşmasını sonlandırdı.

 

Ardından söz alan Bengi Akbulut “degrowth” kavramının feminist ekonomiyle ilişkisinden bahsetti. ‘’Klasik ekonomik anlayışa baktığımızda çoğu zaman cinsiyetlendirilmiş varsayımlarla yaratılmış formüllerle hareket edildiğini veya toplumsal cinsiyet bazlı iş bölümünü onaylandığını görebiliriz’’ diyen Akbulut, “degrowth”un birlikte yaşayan kişilerin birbiriyle paylaşması ve birbirini önemsemesi üzerine kurulduğunun altını çizdi. Çoğu zaman bakım alanı içerisine giren bu işlerin kadınlar tarafından gerçekleştiğine dikkat çeken Akbulut, “degrowth”un bu perspektifinin kadınlar için önemli bir alan açtığını söyledi. Bunun bir siyasi ve ekonomik bir proje olduğunu söyleyen Bengi Akbulut, bu hareketi aynı zamanda feminist bir harekete ve talebe dönüştürmenin feministlerin bu alanda çalışmasıyla gerçekleşeceğini söyleyerek konuşmasını bitirdi.

 

Tamamen var olan sistemi değiştirmeyi hedeflemediğinden “degrowth”un Marksist anlamda devrimci bir hareket olmadığını söyleyerek konuşmasına başlayan Yahya Madra ise, “degrowth”un alternatif ekonomilere bir örnek olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Günümüzde “degrowth” dışında alternatif ev ekonomileri ve kooperatif ekonomileri geliştiğini söyleyen Yahya Madra, bu alternatif modellerin çoğu zaman mikro ve makro ekonomik problemleri beraber yorumlamaya çalıştığının altını çizdi. Son olarak söz alan Ethemcan Turcan ise “degrowth”la birlikte ortaya çıkabilecek olası politika sorunlarından bahsetti.

 

Haber: Ronay Bakan/Kurumsal İletişim Ofisi

Fotoğraflar: Ali Özlüer