‘’Uzaktan eğitimde öğrencilerimizin derslere katılımı yükselmiş olsa da kampüslere dönüşü dört gözle bekliyoruz”

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan, karantina dönemini değerlendirdi. Özkan, Hürriyet Gazetesi Eğitim Editörü Nuran Çakmakçı’nın korona virüs salgınının üniversite hayatını nasıl değiştireceğine yönelik sorularını Instagram canlı yayını üzerinden cevapladı. 12 Mayıs Salı günü gazeteci Çakmakçı’nın Instagram hesabı üzerinden canlı olarak gerçekleşen söyleşide, Prof. Dr. Özkan, Boğaziçi Üniversitesi’nde uzaktan eğitim kapsamında yapılan çalışmalar hakkında da bilgi verdi.
Kenan Özcan

Korona virüs salgınının Türkiye’de görülmesiyle salgının üniversite kampüslerinde yayılmasına önlemek için hızla harekete geçtiklerini ve üç hafta gibi kısa bir sürede uzaktan eğitime yönelik altyapı çalışmalarını tamamladıklarını belirten Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan, dönüşüm sürecine tüm öğretim üyeleri ve üniversite çalışanlarının hızla ayak uydurduğunu vurguladı: “Bahar tatiline girdiğimiz andan itibaren üç hafta içinde uzaktan eğitim altyapısını oluşturmaya yönelik gerekli adımları attık ve dersler başlamadan önceki iki hafta verilen eğitimler sayesinde de tüm öğretim üyelerimizin yeni platformu deneme fırsatı oldu. Bu eğitimlere ben de dâhil 2.100’ün üzerinde akademisyenimiz katıldı.”

Üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesinden sonra öğrencilerin derse katılımlarının arttığını paylaşan Prof. Dr. Özkan, “Derslere katılım normal dönemin bile üzerinde olmaya başladı. Online ortamda ders vermek akademisyenler için de özel bir hazırlık gerektiriyor, ancak öğretim üyelerimizin bir özelliği de oldukça meraklı olmaları. Bu sayede yeni teknolojilere hızlıca adapte oldular ve dönüşümü öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimizle el birliğiyle sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebildik,” ifadelerini kullandı.

Boğaziçi Üniversitesi Normalleşmeye Nasıl Hazırlanıyor?

Prof. Dr. Mehmed Özkan, normalleşme sürecine yönelik Boğaziçi Üniversitesi’nde yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi verdi: “Bazı uygulama dersleri için öğrencilerin kampüse gelme ihtimali olabilir, ancak öğrenci sayısının %10’undan bile daha azının kampüslerde bulunacağı ve sosyal mesafe kurallarının korunacağı şekilde planlamalar yapıyoruz.”

“Örneğin üniversitemizin geçmişi çok eskiye dayanan köklü bir yaz okulu geleneği var. Her yıl 4.500’i aşkın öğrenci yaz okuluna katılıyor. Bunların içinde önemli sayıda uluslararası öğrenci de bulunuyor. Bu geleneği bozmamak ve hem kendi öğrencilerimizin hem de uluslararası öğrencilerin beklentilerini karşılamak için sadece uzaktan eğitimin elverdiği derslerden oluşan bir yaz okulu programı planladık. Böylece önceki yıllarda farklı nedenlerle kampüse gelemeyen akademisyenler de online olarak yaz okulu programına katılabilecek.”

“Eğitim ve öğretimde insan etkileşiminden vazgeçilmez”

Korona virüs salgını hayatlarımızda çok sayıda şeyi değiştirirken geleceğin mesleklerinin ne olacağı sorusu da daha çok merak edilmeye başlandı. Dönüşüm her zaman yaşansa da içinde bulunduğumuz istisna dönemlerde çok daha büyük bir hızla yaşandığını dile getiren Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan, “Zorlayıcı dönüşümlere uyum sağlayabilen mesleklerin başarılı olma ihtimali daha yüksek ve ancak bilgiye hâkim olan ve onu doğru kullanan başarılı olabilecek. Dönüşüm yaşanırken bunun gibi klasik yaklaşımların değerini de unutmamak gerek,” sözleriyle görüşlerini paylaştı.

Üniversite eğitiminin nasıl bir değişim geçireceğine yönelik soru üzerine ise Özkan, üniversitelerin bu süreçte bazı teknolojileri daha iyi tanır ve kullanır hala geldiğini belirtti: “Hiçbir şey değişmese bile ders yapış şekilleri bu teknolojilerden etkilenecek ancak Boğaziçi Üniversitesi gibi üniversiteler için yüz yüze eğitim öncelikli, çünkü eğitim ve öğretim insan etkileşimiyle gerçekleşen bir süreç ve biz bu boyutun vazgeçilmez olduğunu düşünüyoruz.”

“Akademisyenlerimizden yüksek beklentilerimiz var”

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri tarafından COVID-19 tedavi ve tanısının geliştirilmesine yönelik yapılan çalışmalardan da bahseden Prof. Dr. Mehmed Özkan, yaşam bilimleri alanında çalışan akademisyenlerden yüksek beklentide olduklarını paylaştı: “Prof. Dr. Nesrin Özören’le birlikte yaşam bilimleri alanında çalışan çok sayıda hocamız var ve onlardan beklentilerimiz yüksek. Geliştirdikleri ve dört kıtada patente sahip yöntemler aşılar için de geçerli ve içinde bulunduğumuz süreç bu yöntemleri kullanmak için bir fırsat. Bu teknoloji sayesinde aşının soğuk tutulmasına ihtiyaç duymadan 30 günün üzerinde yaşaması mümkün hale geldi.”

“Daha önce kişiye özel tedaviler konusuna yönelmiş akademisyenlerimiz de şu anda korona virüs üzerine çalışıyor. Boğaziçi Üniversitesi hem TÜBİTAK ve TÜSEB hem de diğer üniversitelerle el birliğiyle hem aşı hem de test yöntemlerinin geliştirilmesi için çalışıyor. Hatta hocalarımızın vakit kaybetmeden araştırmalarını yapabilmeleri için üniversitemizin en gözde misafirhanesini kendilerine tahsis ettik, orada konaklayarak çalışmalarına devam ediyorlar.”

Teknoloji üretmenin anahtarı temel bilimlerde yatıyor

Nuran Çakmakçı’nın sorusu üzerine üniversite tercihi yapacak öğrencilere de akademik kariyer tavsiyeleri veren Özkan, öğrencilerin başarılı olmak için temel bilimler ve doğa bilimleri bilgilerinin güçlü olması gerektiğine dikkat çekti: “Kendi akademik kariyerimde yaptığım araştırmalarda Boğaziçi Üniversitesi’nde aldığım temel bilimler eğitimimin güçlü olmasının avantajını her zaman yaşadım. Bu nedenle kariyer planlaması yapan öğrencilere en büyük tavsiyem temel bilimlere ve doğa bilimlerine ağırlık vermeleri. Bugün en ileri teknolojilerin temelinde bile bu alanlar var ve bu alanlarda güçlü olmadan teknolojilerin çok iyi kullanıcısı olsak da üreticisi olamayız.”

İçinde bulunduğumuz dönemden çıkarmamız gereken dersler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özkan, sabır ve gayretle zorlu süreci atlatma umutlarını paylaşarak sözlerini sonlandırdı.